Ateşden Yaradılan Mahlûklar

7 Temmuz 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Şeytan

Şeyhü'l-Ekber Hazretleri Fütûhât-ı Mekkiyye'sinde "Ateşden yaradılmış rûhların varlığının bilinmesi" başlığı altında buyuruyorlar ki :

Allah şöyle buyurmuşdur :  "وَخَلَقَ الْجَٓانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍۚ". Sahîh bir hadîsde ise şöyle denilmişdir : "Allah melekleri nûrdan, cinleri ateşden, insanı ise size söylenen şeyden yaratdı". Hazret-i Peygamber'in insanın yaradılışı hakkında cinler ve melekler hakkında söylediğine benzer bir şey demeyip, "size söylenen şeyden" demesi, ihtisar maksadıyladır. Çünkü O'na cevâmiu'l-kelîm verilmişdir. Meleklerin ve cinlerin yaradılış esâsında bir farklılık yokdur. Halbuki insanın yaradılışı dört farklı şekilde gerçekleşmişdir. Âdem'in yaradılışı Havvâ'nın yaradılışına, Havvâ'nın yaradılışı âdemoğullarının yaradılışına, Îsâ'nın yaradılışı de bunlardan hiç birine benzemez. İşte bu yüzden Hazret-i Peygamber insanın yaradılışını icmâlen söylemiş, teferruâtı bize ulaşan haberlere bırakmışdır. Biz biliyoruz ki, Âdem toprakdan, Havvâ Âdem'in kaburga kemiğinden, Îsâ Rûhu'l-Kuds'ün üflemesinden, âdemoğulları da âdî bir sudan yaradılmışdır.
............
............

Âdem iki unsurdan yani su ve toprakdan oluşduğu gibi cin de iki unsurdan meydana gelir. Hava ve ateş Âdem söz konusu olduğunda, su ve toprak yoğrulup ona tıyn adı verildigi gibi ateşin hava ile karışımına da mâric ismi verilmişdir. 

Sonra Allah söz konusu karışımda cinlerin sûretini açmışdır. Binâenaleyh bünyelerindeki hava sebebiyle cinler diledikleri her sûrete girebilirken, kendilerindeki ateş unsuru sâyesinde de incelmiş ve letâfetleri artmışdır. Cinlerde ezme, büyüklenme ve üstün olma duygusu vardır. Çünkü kendisinden meydana geldikleri ateş unsuru, vaziyeti itibariyla unsurların en üstünüdür. Ateş, tabîatı gereği eşyâyı değiştirme özelliğine sâhibdir. Âdem'e secde etmek husûsunda büyüklük taslamalarının sebebi de budur.

Cinler Âdem'in mayasında bulunan suyun ateşden daha güçlü olduğunu anlamadı. Çünkü su ateşi yok eder. Toprak ise, soğukluk ve kuruluk hassası sebebiyle ateşden daha sâbitdir. Yani Âdem, Allah'ın onu halk eylediği iki unsurun baskın gelmesiyle güç ve direnç sâhibi olmuşdur. Gerçi Âdem'de diğer iki unsur da vardır ama onlar hâkim unsurlar değildir. Diğer iki unsur cinlerdeki hava ve ateşdir. Onun için cinlerin kendisinden yaradıldığı unsur mâric diye isimlendirimişdir.

Âdem toprakdan halk olunduğu için tabîatı gereği tevâzu sâhibidir. Büyüklenirse kendisine ilişen ve kendisinde de olan ateş unsuru sebebiyle büyüklenir. Nitekim âdem kendisinde bulunan hava unsuru sâyesinde de hayâl ve hâllerindeki sûretlerin değişimin kabûl etmişdir. Cinler ise ateşden halk olundukları için tabîatları gereği büyüklenirler. Tevâzu gösterirlerse bu durum ihtivâ etdikleri toprak unsuru sebebiyle ârızî bir hâlden kaynaklanır. Nitekim şeytan iseler saptırmaya, şeytan değillerse itâat husûsunda direnç göstermeleri de aynı özellikden ileri gelir.

Allah gözlerimizi onları görmekden men etmişdir. Dolayısıyla onları göremeyiz. Şu var ki Allah, bazı kullarına göstermek ister ve onlar da cinleri görebilirler. Cinler incelik ve latîflik âleminden oldukları için, istedikleri sûretlere bürünebilirler, Yine de, bir rûhânînin kendisine mahsûs aslî sureti, Allah'ın onu vâr etdiği ilk anda kabul etdiği sûretdir. Sonra Allah'ın izin verdiği başka sûretlere girebilir. Allah gözlerimizi açıp musavvire gücünün, ki bu güç Allah tarafından insanın hayâlinde tasvir işiyle görevlendirilmişdir, tahayyül etdiği şeyleri görebilseydik, şübhesiz insanı da her ân birbirine benzemeyen farklı sûretlerde görebilirdik.

.............
.............

Cinlerden âsî olanlar şeytan olmuşdur. Şeytan, Allah'ın rahmetinden uzaklaştırılmış kimse demekdir. Allah'ın huzûrundan kovulup şeytan diye isimlendirilen ilk cin, Hâris'dir. Allah onu iblis yapmış, başka bir ifâdeyle onu rahmetinden, rahmetini ondan uzaklaştırmışdır Bütün şeytanlar, ondan türemişdir. Aralarından Hame b. Elham b. Lakis b. İblis gibi îmân edenler, mü'min cinlere katılır, îmânsız olarak kalanlar şeytan olur. Bu, din âlimleri arasında ihtilâflı bir meseledir. Bazı âlimler, "şeytan aslâ müslüman olmaz" iddiâsındadır ve Hazret-i Peygamber'in, "Allah'ın yardımıyla benim şeytanım müslüman olmuşdur" hadîsini tevil ederler. Bu hadîsde kelime esleme-eslemu şeklinde okunmuşdur. Bu âlimler, ikinci okunuşu "Ben ondan kurtuldum", yani "o bana ulaşamaz" diye tevîl etmişlerdir. Bazı âlimler de "esleme ifâdesi boyun eğmek mânâsınadır" demişlerdir. Buna göre hadîsden çıkan manâ, şeytan düşman olmakla beraber, Hazret-i Peygamber'e boyun eğmiş demeldir. Nitekim Hazret-i Peygamber, "Şeytanım bana ancak iyiyi emreder" buyurmuşdur. Bu da Allah'ın cebri ve Peygamberini korumasından ileri gelir. Bazıları da "Buradaki esleme, Allah'a îmân etdi demekdir" derler. Nitekim kâfir de müslüman ve mümin olur. Şübhesiz en doğru görüş budur.
Listeye geri dön