6 Ocak 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
Bir ejderhâ bir ayıyı yakalamıştı. Yiğidin biri giderken ayının bağırmasını duydu. Ayı, ejderhâdan feryâd edince, o yiğit ayıyı onun pençesinden kurtardı. Ayı ejderhâdan kurtulup o babayiğit adamdan o keremi görünce, Ashâb-ı Kehf’in köpeği gibi onun peşine takıldı. O yiğit hastalanıp yastığa baş koyunca da ayı ona bağlanmış, gönül vermiş olduğundan onu bırakmadı, başında beklemeye başladı.
Biri oradan geçerken o gence “Hâlin nasıl? Ayıyla ne işin var?” dedi. Yiğit adam ejderhâ hikâyesini nakletti. O adam, “Ayıya güvenme be ahmak! Ahmağın dostluğu düşmanlıkdan beterdir. Ne sûretle olursa olsun sürülmesi gerek” dedi. Yiğit dedi ki; “Vallâhi bunu hasedinden söyledin, sen ayıya ne bakıyorsun, sevgisini görsene!”. Adam, “Ahmakların sevgisi aldatıcı bir sevgidir, benim bu hasedim, onun sevgisinden iyidir. Sen gel benimle bir ol da o ayıyı sür, def' et. Hemcinsini bırakıp ayıya güvenme” dediyse de adam, “Defol git hasedci herif, sen kendi işine bak” dedi.
Adam, “İşim buydu ama sana nasip değil. Ben bir ayıdan daha aşağı değilim ya onu bırak da dostun ben olayım. Başına bir şey gelecek diye yüreğim titriyor. Böyle bir ayı ile ormanlığa gitme. Yüreğim asla olmayacak şeyden titremedi. Seziş Tanrı nûrundandır, boş değildir. Ben mü'minim “mü'min Tanrı nûruyla bakar” sırrına mazharım. Kendine gel, kendine! Bu ateşgedeyi bırak!” dedi. Bu sözler adamın kulağına girmedi. Sû-i zan adama kuvvetli bir seddir. Ayının elini tuttu, adamın elini bıraktı. Adam da “Senin aklın başında değil, ben gidiyorum artık ” dedi. Yiğit dedi ki: “Git de benim kaydıma kalma. Boşboğaz herif! o derece bilirlikten dem vurup durma!”. Adam tekrar “Ben senin düşmanın değilim. Peşimden gelirsen kendine lutfetmiş olursun” dedi. Yiğit, “Uykum geldi. Bırak beni işine git”dedi. Adam, “Yâhu, ne olur dosta uy da, akıllı birisinin himâyesinde, gönül sâhibi bir dostun civârında uyu” dedi.
Yiğit, o adamın ısrarından hayallenip kızıverdi, yüzünü çevirip, “Bu gâlibâ bir kâtil, bana kasdetmeye geldi, yâhud bir şey umuyor, dilenci ve külhânî herifin biri.Yâhud da beni bu ayıyla korkutma husûsunda evvelce dostlarıyla bahse girişmiş olmalı” dedi. İçinin kötülüğünden hatırına iyi bir şey gelmedi. Bütün hüsn-i zannı ayıyaydı. Sanki ayıyla aynı cinstendi! Bir köpek uğruna bir akıllıyı ithâm etti ve o ayıyı muhabbet ve merhamet sâhibi bir dost bildi!
O müslüman, kızarak içinden “lâ havle” diyerek ahmağı bırakıp gitti. “Benim ona ciddiyetle nasîhat vermemden, üstüne düşmemden, gönlündeki hayalleri arttı, büsbütün vehimlendi. Demek ki nasîhat yolu kapandı” dedi.
Yiğit bir ara uykuya daldı. Ayı sinek kovalamaktaydı. Sinek, kovulunca kaçtı fakat inatla yine kalktığı yere gelip kondu. Ayı, o gencin yüzünden kaç kere sineği kovduysa da sinek yine kalktığı yere gelip konmaktaydı. Ayı, sineğe kızıp gitti ve dağdan kocaman bir taş yakalayıp getirdi. Sinek yine uyuyan adamın suratına konunca, o koca taşı alıp sineği ezmek için adamın suratına fırlattı.
Taş uyuyan gencin suratını paramparça etti. Bu kıssa da bütün âleme yayıldı. Ahmağın sevgisi şübhesiz ayının sevgisidir. Kîni sevgidir, sevgisi kîndir. Ahdi gevşek, zayıf ve bozukdur. Sözü büyük, vefâsı artıkdır. And içse bile inanma. Eğri sözlü adam andını da bozar. Mâdem ki yemînsiz sözü yalan, hîlesine yemînine sakın inanma. Çünkü onun nefsi hâkim, aklı ise esîrdir. Farz et ki yüz binlerce defa Mushaf’a yemin etmiş olsun. Mademki yemînsiz ahdi bozuyor, yemîn etse de bozar onu.