Aynı Rüyâ Farklı Tabîr

Demişdik ya, rüyâ aynı olsa da tabîri farklı olabilir diye. Bu fark, ya gören kişinin hâl ve keyfiyyetinden, yâhud rüyânın görüldüğü vakitden kaynaklanabilir, İşte size iki misâl.

Kadının biri Hazret-i Peygamber'e gelerek, "Yâ Resûlallah, rüyâmda hânemin direğini kırılmış gördüm" demiş. Efendimiz, "Kocan seferden gelecek" buyurmuşlar. Hakîkaten de bir müddet sonra kadının kocası gitdiği yerden geri dönmüş. Aradan biraz zaman geçmiş, kadın yine aynı rüyâyı görmüş. Bu defa Hazret-i Peygamber'i bulamadığından rüyâsını Hazrtet-i Ebûbekir-i Sıddîk'a anlatmış. "Kocan vefât edecek" buyurmuşlar. Hakîkaten de o adam bir müddet sonra vefât etmiş. İlk rüyâ görüldüğünde adam gurbetde, ikinci rüyâ görüldüğünde ise hânesinde bulunduğundan tabîrleri ayrı ayrı olmuşdur.

Adamın bir Hazret-i Ebûbekir'e gelmiş, "Rüyâmda bana yetmiş ağaç yaprağı verildiğini gördüm" demiş. Hazret buyurmuşlar ki, "Sana yetmiş değnek vurulacak". Aradan bir kaç gün geçmiş, o adam bir kabahat yapmış, yetmiş değnek yemiş. Yani rüyâsı aynen zuhûr etmiş. Aynı adam bir sene sonra yine aynı rüyâyı görmüş ve hazret-i Sıddîk'e Ekber'e haber vermiş. Bu defa Hazret buyurmuşla rki, Eline yetmiş bin dirhem geçecek". Adam hayretler içinde sormuş, "Yâ Emîre'l-mü'minîn, geçen sene aynı rüyâyı gördüğümde bana yetmiş değnek yiyeceksin demişdiniz ve öyle de vâki oldu. Bu sefer bambaşka bir sûretle tabîr etdiniz. Bunun hikmeti nedir?" diye sorunca, Hazret-i Sıddîk buyurmuşlar ki, "Geçen sene rüyâyı ağaçların yapraklarını dökdüğü zamanda görmüşdün. Şimdi ise ağaçların neşv ü nemâ bulduğu bir zamandır" buyurmuşlar. 

Demişler ki, bir şeyh-i kâmilin bin mürîdi olsa ve bir gecede hepsi birden aynı şeyi görse, meselâ deniz görse, cümlesinin hâllerine göre başka tabîr eder. Zîrâ Hakk Teâlâ tekrâr-ı tecellîden münezzehdir.