15 Ekim 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
NÜKTE
Nasreddin Hoca'ya "Saz çalmayı bilir misin?" diye sormuşlar. Hoca "Elbette bilirim" demiş. "Peki o zaman bize bir şeyler çal da dinleyelim" demişler. Hoca sazı eline almış, başlamış çalmaya ama eli hep aynı yerde, hep aynı telden çalıp durmuş. Dinleyenler bu işe akıl erdiremeyip "Hocam bu nasıl saz çalmak, sen hep aynı telden çalıyorsun, başkaları gibi elini teller üzerinde gezdirmiyorsun" deyince Hoca şu cevâbı vermiş :
"Onlar doğru yeri bulmak için habire ellerini gezdiyorlar ben ise doğru yeri çoktan bulduğum için hiç elimi gezdirmiyorum"
DERS
Bazı insanlar, kendilerinde olmayan meziyetleri varmış gibi göstermeyi âdet edinmişlerdir. Bunun türlü türlü sebebleri vardır. Kimisi beğenilmek için, kimisi bir menfaat celb etmek için bu gibi yalanlar söyler. Bu kötü huy, kalbin riyâ illetine mübtelâ olduğunu gösterir. Bu riyâkârlardan bazıları o derece arsız ve utanmazdır ki yalanları bir vesîle ile ortaya çıksa bile hemen bir bahâne îcâd ederek kendilerini temize çıkarmaya çalışırlar. Tabii bilenlerin nezdinde gülünç duruma düşerler.
Hikâyedeki diğer nükte de şudur. İlmi, kendi okuduklarından ve öğrendiklerinden ibâret zanneden bir çok kişi vardır. Bu gibiler cehâletleri sebebiyle de son derece mutassıb olurlar. Bu gibilere "O âyetin şöyle bir ma'nâsı da var" veya "Bu hadîs şuna da işâret eder" denildiğinde hep itiraz edip kendi bildiklerinde ısrâr ederler. Bellediklerini körün değneğini bellediği gibi bellerler.
Âyinesi işdir kişinin lâfa bakılmaz