8 Kasım 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
Muzaffer Efendi Hazretleri, bunu bir meşk meclisinde anlatmışlardı :
Hoca odun kesmek için ormana gittiği bir gün, bir tavşan görmüş, daha önce hiç tavşan görmediği için, hayvan çok acâibine gitmiş, "bu acâib hayvanı herkese gösteririm" diye hemen yakalayıp torbaya koymuş, torbanın ağzını da güzelce bağlamış. Eve gelince, hanımına sıkı sıkı tenbîhâtda bulunmuş :
"Aman Hanım! Bu çok acâib bir hayvan...Kulakları eşeğe benziyor, ön ayakları kısa, arka ayakları uzun, kediye de benziyor, bıyıkları var...Sakın bu torbayı açma, gidip herkesi çağıracağım, gelip görsünler bu hayvanı..."
Hoca dışarı çıkıp kimi gördüyse "Gelin size çok acâib bir hayvan göstereceğim" diyerek eve davet etmiş...O ara, hocanın hanımı "Acabâ torbada ne var?" diye merakla torbanın ağzını gevşetince, tavşan hop diye fırlayıp kaçmış...Kadın da hocadan kokusuna torbaya bir ölçek koyup, ağzını eskisi gibi bağlamış, yerine bırakmış...
Hoca olanlardan habersiz toplamış milleti, eve getirmiş...Gelirken de "şöyle bir hayvan, böyle bir hayvan" diyerek herkesin merâkını daha da arttırmış...Hoca herkesin önünde torbanın ağzını çözüp ters çevirince, ölçek teker meker ortaya yuvarlanmış...Hoca hiç bozuntuya vermeyip her zamanki hazır cevaplığı ile :
"İşte!" demiş "Bunun altı tanesi bir kile yapar..."
Efendi Hazretlerinin o akşam bu hikâyeyi anlatmasına sebeb olan mes'ele şu idi. O akşam meşk esnâsında okunan ilâhilerden birinde güftenin arkası bir türlü getirilemedi, tabii eserin icrâsı aksayınca meşkin akışı bozuldu...Efendi hazretleri bu hikâyeyi anlattıkdan sonra buyurdular ki :
"Bazen olur ki, okurken güftenin devamı insanın aklına gelmez...Bakdınız alt tarafı gelmiyor, münâsib bir şey bulur, okursunuz...Kur'ân değil ya bu!...Maksad o neş'e bozulmasın..."