18 Nisan 2015 tarihinde yayınlanmıştır.
 |
Balaban Mahallesi |
HAYATI
Son devir meşâyihinden Hasan Hüsnü Efendi Üsküdar’da doğmuştur. Babası Şam valisi şair Ali Rıza Paşa'dır. Zâhirî ilimleri tahsil ettikten sonra genç yaşta tasavvufa yönelen Hasan Hüsnü Efendi’nin ilk şeyhi Nakşibendiyye ricâlinden Üsküdarlı Hoca İsmail Hakkı Efendi’dir. Sonra Üsküdar’da Selimiye denilen yerde “Harcağasızâde” adıyla tanınan ve kendisiyle aynı ismi taşıyan Şeyh Hasan Hüsnü Efendi’ye intisâb ederek on yıl hizmetinde bulunmuş, ardından Mekke’de Hâlidiyye şeyhi İsmail Hamdi Paşa’dan icâzet almışdır. Bir ara Mısır’a gittiğinde Şâzeliyye tarîkatından Şeyh Muhammed el-Meslemî’ye intisâb ederek icâzet almışdır. Ayrıca Beşiktaş’ta Neccârzâde Mustafa Rızâeddin Efendi’den de Nakşî icâzeti almıştır.
Nakşibendiyye ve Şâzeliyye’nin dışında Harcağasızâde Hasan Hüsnü Efendi vasıtasıyla Kâdiriyye’den, Şeyh Muhammed Said Efendi ile Mevleviyye’den ve Azîz Mahmud Hüdâyî dergâhı şeyhlerinden Rûşen Efendi vasıtasıyla da Celvetiyye’den icâzet almıştır. Kaynaklarda son dönemde Üsküdar’da Nuh Kapısı’ndaki şühedâ mezarlığı muhafızlığı hizmeti ile İnâdiye’de Selim Baba Türbesi’nin türbedarlığı da uhdesine verildiği belirtilen Hasan Hüsnü Efendi aynı zamanda Yeni Valide Külliyesi ile Şemsi Paşa Külliyesi arasında kalan ve Balaban İskelesi olarak anılan yerdeki İsfendiyar Mescidi’ne meşîhat verilmesiyle kurulan Yağcızâde (Balaban) Tekkesi’nin son postnişînidir. İrşâd faaliyetlerinin yanı sıra tekkede Mesnevî de okutan Hasan Hüsnü Efendi dönemin önde gelen duagûlarındandır. Revnakoğlu onun bu yönüyle ilgili şunları söylemektedir :
“Balabânî merhum, irfanlı, dirayetli bir zât olduğu için duâları her yerde tekrar edilen muayyen sözlerden ibâret değildi. Yerine ve îcâbına göre duânın şeklini, girizgâhını değiştirir, bir yerde ettiği duâyı aradan uzun bir zaman geçmeyince başka yerde tekrar etmezdi. Çok defa yeniden duâ tertîb eder, irticâlen cinaslar, telmih ve tevriyeler meydana getirir, ca'liyet-i elfâza dair bir hayli kelime istihdâm ederdi. Son derece güzel ifadelerle süslediği gâyetle tumturaklı, âhenkli, mufassal, mükemmel duâları, üslûb-ı beyân, tetâbu-ı izâfet, bilhassa secî sanatları bakımından fevkalâde kudretli, saltanatlı ve zamanında her vechile emsâlsizdi. Sarayda ve şehirde hiçbir duâgû onunla baş edemiyordu. Bu yüzden Balabânî Hüsnü Efendi’yi her yerde ararlar, bir an önce gelmesini hasretle ve heyecanla beklerlerdi”
1928 senesinde Hakk'a yürüyen Hüsnü Efendi’nin Kabri Üsküdar’daki şehidliktedir.
 |
Balaban Tekkesi (restore edildikden sonra) |
ESERLERİ
Nakşibendiliğin usûl ve âdâbından bahseden Nesemât-ı Rûhâniyye, terâcim-i ahvâle dair Risâle-i Mirâtü’l-Ebrâr, Şâzeliyye Tarikatı ve pîrleri hakkında Burhânü’s-Sâlikîn, Behcetü’n-Nâm, Silsile-i Çiştiyye ve Divânçe’si bulunmaktadır.
Hüseyin Vassaf Efendi "Sefîne" adlı eserinde, Hüsnü Efendi hakkında kısaca bilgi verdikten sonra "Fakr u uzleti ihtiyâr eylemiş, hoş bir zâtdır" diyerek aşağıdaki iki beytini kaydetmiş :
Mürşid-i kâmil olunca nâ-yâb
Sana mürşid yetişir şimdi kitâb
Eser-i derd-i şekâ kalmaz idi kalbinde
Kılsa İblîs’e devâ Hazret-i Abdülkâdir