5 Mayıs 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Yani 'ıyd sü'adâya câize günüdür. Nitekim şer'de va'd olunmuşdur. Ve eşkıyâya men' günüdür. Zîrâ va'd-i ilâhîyi kabûl etmemişdir, onun için merdûddur. Ve bunda eyyâm-ı 'ıydde şekâvet üzerine olanlara tahzîr vardır. Ve hadîsde gelir ki, "Eyyâm-ı 'ıydde lehv-i mübâh ediniz" Zîrâ dînimizde vüs'at vardır. Pes, şer'de fi'l-cümle inbisâta ruhsat vardır, min-külli'l-vücûh tazyîk eden cehlinden tazyîk eder. Zîrâ ruhsatlar dahi 'azîmetler gibi müsteclib-i muhabbet ve müstelzim-i ecr ve sevâbdır.
Ve ahbâbı ziyâret etmek sâir eyyâmda olan virdine bedeldir. Zîrâ ziyâret dahi virddir. Velâkin her 'amelde husûs üzere hulûs-ı niyyet lâzımdır. Ve niyyet mûcib-i kurbet ve rızâdır. Pes, cemî'-i harekâtdan maksûd, rızâ-yı ilâhî olıcak ziyâret dahi harekât-i şer'iyyeden olmakla mûcib-i rızâdır. Ve bedel-i nevâfil-i yevmiyye olmak şu ma'nâdandır ki ziyâret-i 'ıyd, eyyâm-ı 'ıyde mahsûsdur. Nevâfil-i yevmiyyenin ise yevm-i mahsûsa ihtisâsı yokdur. Ve ziyâretden murâd ziyâret-i sulehâdır, füsekâ değil, meğer ki şerrinden hazer oluna.
Ve a'yâd dünyâda beşdir ki biri kavm-i İbrâhîm'in ve biri kavm-i Mûsâ'nın ve biri kavm-i Îsâ'nın ve ikisi ümmet-i merhûmenindir ki biri 'ıyd-i şehr-i Ramazân ve biri ıyd-i kurbândır ki Allahu Te'âlâ savm ve hacc üzerine bu iki 'ıydi binâ eyledi. Ve savmdan murâd fi'l-hakîka savm-ı sivâdır ki onun 'ıydi likâ-i ilâhîdir. Zîrâ demişlerdir ki, "tecerrüd et ki göresin, tecerrüd et ki vuslata eresin"
Ve haccdan murâd hacc-ı Rabbi'l-Beyt'dir ki ayn-ı likâ-yı ilâhîdir. Ve savm ile haccın farkı budur ki savm ibâdet-i bedeniyyedir ve hacc ibâdet-i mürekkebedir ki mâl ve bedeni câmi'dir. Ve sarf-ı mâl vesîle-i sarfı bedendir. Ve bezl-i beden vâsıta-i müşâhede-i rûhdur. Pes, haccda tertîb üzerine cemî'-i alâkâtdan inkıtâ' vardır. Ve savmda tahsîn-i ahlâk vardır. Zîrâ bedenin za'fı mûcib-i sükûndur. Ve demişlerdir ki, a'yâd-ı dünyâ a'yâd-ı âhîreti tezkîrdir. 'Iyd-i âhiret ise likâ-yı Rabb'dir, 'ıyd-i dünyâ likâ-yı 'abd-i Rabb olduğu gibi. Pes, likâ-yı 'abd likâ-yı Mevlâ'yı tezkîr etmiş olur. Zîrâ 'abd mazhar ve Rabb zâhirdir. Bu cihetden evvel mazharı mutâla'a ve ondan zâhiri müşâhede eyler. Ve bundan zâhir olur ki 'avâmm-ı nâsın âhirete intikâli terakkî bâbından olur ki hicâbdan keşfe su'ûddur. Ve havâssın dahi böyledir, velâkin onların ahvâli müşâhedâtda tenevvu' ve tecelliyâtda televvündür. Ve bu ahvâl ile'l-ebed ism-i Vâsi' sırrı üzerinedir ki tecellî-i ilâhîde mudâyaka ve inhisâra vech yokdur. Fefhem cidden.
Çünki netîce-i 'abd likâ-yı ilâhîdir, pes sâim olana gerekdir ki iftârı likâ-yı Hakk ile eyleye ki hakîkat-i iftâr budur. Ve ona 'ıyd-i a'zam ve ferah-i ekber derler. Ve iftâr-ı sûrî ferha-i cismâniyyedir ki 'ıyd-i tabîat ve sürûr-i beşeriyyetdir. İşte hadîsde, "inne li's-sâimi ferihateyn (Oruçlu için iki sevinç vardır)" budur.