Bed Sesli Müezzin

17 Şubat 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

Ezan

HİKÂYE

Vaktiyle müslümanlarla gayr-i müslimlerin bir arada oturduğu bir mahallenin mescidindeki müezzin vefât etmiş, yerine başka bir müezzin gelmiş. O mahallede oturan gayr-i müslimlerden biri, yeni gelen müezzine her gün bir ikrâmda bulunur, kendisine büyük hürmet gösterirmiş. Cemaat buna çok şaşırır hiç ma'nâ veremezmiş. Bir gün cemaatden biri dayanamayıp sormuş : "Sen önceki müezzine hiç böyle hürmet etmez, hiç bir ikramda da bulunmazdın. Yeni gelen müezzine bu kadar hürmet gösterip ikrâmda bulunmanın sebebi ne ola ki? Yoksa müslüman olmak niyetinde misin?" demiş. Gayr-i müslim, şu cevâbı vermiş : "Sizin zannetiğiniz gibi değil. Önceki müezzin o kadar güzel bir sesle ezan okuyordu ki, o her ezan okuduğunda, bizim çocuklar kulak kesiliyor ve 'Müslümanların ne güzel bir âdeti var' diyerek hayrân hayrân ezanı dinliyorlardı. İş o dereceye varmışdı ki, çocuklarımın ezanın tesiriyle müslüman olacaklarından korkmaya başlamışdım. Ne zaman bu müezzin geldi, işte o zaman rahatladım, çocuklarımla ilgili hiç bir endîşem kalmadı. Çünkü bu müezzin, her ezan okuduğunda, bizim çocuklar ezanı dinlemek şöyle dursun bir de şöyle şikâyet ediyorlar, 'Acabâ bu müslümânlar niçin bu herifi böyle anırtıyorlar, sanki millet sağırmış gibi bağırtıyorlar' diyorlar"

Âvâze-i hôş kalbe safâ rûha gıdâdır
Ger seyr-i makâmât ede ger etmeye ey yâr
Hulkum-i bed-hançere-i ziştden elhân
Ger bang-i namâz ola eder cânı dilfigâr

NÜKTE

Ezân, îmâna, İslâm'a, Kur`ân'a, tevhîde, hakka, hakîkate, salâha, felâha davetin remzidir. Müezzin ise, bu daveti kendisine vazîfe edinenlere işâretdir. İster âlim, ister hoca, ister vâiz, ister şeyh olsun, bu daveti vazîfe edinen kimselerin herşeyden önce halkı hele de gayr-i müslimleri dînden, îmândan, İslâm'dan soğutmaması, nefret ettirmemesi gerekir. Gelin görün ki, günümüzde bu işe soyunanların çoğu hikâyedeki bed sesli müezzinden farksızdır. İslâm düşmanlarının bu gibi kimselere hiç ses çıkarmamasının, hattâ gizliden gizliye onları desteklemesinin sebebi de İslâm'ı herkese çirkin göstermek, "Bakın işte müslümanlar böyle berbat insanlardır, İslâm da böyle kötü bir dîndir" diyebilmek içindir.

İrşâda kâbiliyeti ve ehliyeti olmayanların, irşâd da'vâsına kalkışmaları, şeytanın bir iğvâsıdır. Bu gibi kimseler, istedikleri kadar "biz bu işi hâlis bir niyetle yapıyoruz" deseler de paçayı kurtaramazlar, zîrâ iyi niyet bir mazeret olarak kabûl edilmez, ehliyet ve liyâkat aranır. Ehliyetsiz ve liyâkatsiz kişiler, insanları hidâyete götürüyorum zannederken dalâlete sevkeder. Tıpkı ehliyetsiz ve liyâkatsiz bir şoförün kazâ yaparak insanların felâketine sebeb olması gibi.


Görün zâhid 'aceb sevdâya düşmüş
Hakk'ı buldum sanup da'vâya düşmüş
Şehâdetde mecâli yok şuhûda
Hakk'ı gördüm sanup rü'yâya düşmüş
Mudillin mazharı oldur hakîkat
Anınçün dembedem iğvâya düşmüş
Buların her nesi varsa hakîkat
Me'âşî emrine sermâye düşmüş
Listeye geri dön