O vakit sen inananlara: «Rabbinizin size indirilmekte olan üç bin melekle yardım etmesi size yetişmez mi?» diyordun.
بَلَى إِن تَصْبِرُواْ وَتَتَّقُواْ وَيَأْتُوكُم مِّن فَوْرِهِمْ هَذَا يُمْدِدْكُمْ رَبُّكُم بِخَمْسَةِ آلافٍ مِّنَ الْمَلآئِكَةِ مُسَوِّمِينَ
Belâ in tasbirû ve tettekû ve ye’tûkum min fevrihim hâzâ yumdidkum rabbukum bi hamseti âlâfin minel melâiketi musevvimîn.
Evet sizler sabreder ve itaatsizlikten sakınırsanız onlar da hemen üzerinize saldırırlarsa, Rabbiniz size beş bin nişanlı melekle yardım edecek.
Sonraki âyetlerde de Cenâb-ı Hakk'ın bu nusreti mü'minlere hangi hikmetlere binâen gönderdiği zikrediliyor...
وَمَا جَعَلَهُ اللّهُ إِلاَّ بُشْرَى لَكُمْ وَلِتَطْمَئِنَّ قُلُوبُكُم بِهِ وَمَا النَّصْرُ إِلاَّ مِنْ عِندِ اللّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Ve mâ cealehullâhu illâ buşrâ lekum ve li tatmeinne kulûbukum bih(bihî), ve men nasru illâ min indillâhil azîzil hakîm.
Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı. Yardım, yalnız daima galip ve hikmet sahibi olan Allah katındandır.
لِيَقْطَعَ طَرَفًا مِّنَ الَّذِينَ كَفَرُواْ أَوْ يَكْبِتَهُمْ فَيَنقَلِبُواْ خَآئِبِينَ
Li yaktaa tarafen minellezîne keferû ev yekbitehum fe yenkalibû hâibîn(hâibîne).
Küfredenlerden bir kolu kessin veya perişan etsin de hayal kırıklığına uğramış olarak dönüp gitsinler diye.
Muhakkikler, şu âyet-i celîlenin işâret ettiği hakîkatlerden birinin de BEDR gâlibiyeti olduğunu beyân etmişlerdir...
يَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْكُبْرَى إِنَّا مُنتَقِمُونَ
Yevme nebtışul batşetel kubrâ innâ muntekimûn
"Bedir Harbi 1435 sene önce oldu bitti, bugün için bize ne ifâde eder ki" diyorsan, deriz ki BEDR'in hakîkati hâlâ cârîdir, yani geçerlidir...O gün İslâm kahramanları, birer kibir âbidesi olan müşriklerin burnunu nasıl yere sürttü ise sen de dağlardan büyük burnunu yere sürt!..Onlar müşriklerin lideri olan Ebû Cehl'i kılıçları ile nasıl zelîl ettiler ise sen de gayret kılıcı ile nefs Ebû Cehlini zelîl et!..."Benim zaaflarım çok, nefsime karşı koyamıyorum" diye sakın ye'se düşme! ALLAH, ASHÂB-I BEDR'e nasıl meleklerden yardım orduları gönderdiyse sana da binbir türlü yardım gönderir...Yeter ki Allah'a sığın ve O'ndan yardım iste...O'nun yardımıyla nefsinle cihâd et ve nefsine karşı öyle bir zafer kazan ki ASHÂB-I BEDR'in de serveri olan "SERVER-İ ENBİYÂ MUHAMMED MUSTAFÂ (aleyhissalâtu vesselâm)"ın şefâatine lâyık ol...
Meraklılara mühim bir not!
Zâhirde Bedr Harbi hakkındaki şu âyet-i kerîme aynı zamanda "tevhîd-i ef'âl" hakkındaki âyetlerdendir...
فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Fe lem taktulûhum ve lâkinnallâhe katelehum, ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnallâhe ramâ, ve li yubliyel mu’minîne minhu belâen hasenâ, innallâhe semîun alîm.
Bu mertebe sôfiyye katında "Tevhîd"in ilk mertebesi kabûl edilir ve "Lâ fâ'ile illallah/Allah'dan başka fâil yokdur" cümlesiyle ifâde edilir Sen de ASHÂB-I BEDR gibi gayret eder de nefsinle mücâhede edersen "Tevhîd-i Kavlî"den hiç değilse "Tevhîd-i Ef'âl" mertebesine yükselirsin...