31 Ağustos 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Şeyh Bedreddîn Simâvî Hazretleri de gadre uğrayan velîlerdendir. Hazret-i Şeyh çok büyük adamdır, hem âlim, hem fâzıl, hem kâmil bir zâtdır. Ne var ki, hased, kıskançlık ve etrafına toplanan bir takım adamların kötü niyetleri, Şeyh'in haksız yere îdâmına sebebiyet vermişdir. Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri bu husûsu şöyle îzâh buyurmuşlardı :
Şeyhin adamlarından Torlak Kemal ile Börklüce Mustafa vardı. Bu ikisi şeyhi alem yapdılar, etraflarına adam topladılar. Ekseriya öyle olur, şeyhlerin başına gelen belâ etrâfındaki adamlardan gelir. Şeyhi bayrak yaparlar, kendilerine adam toplarlar. Torlak Kemal'le Börklüce Mustafa emvâl-i müştereki kabûl ediyorlardı, komünizm gibi yani. Ama Şeyh bundan bî-haberdi. Sonra Şeyh'e bunu gösterince, Şeyh dedi ki, "Madem böyledir, getirin fetvâyı imzâyı ben edeyim" dedi, kendi fetvâsını kendi verdi. Serez çarşısında asdılar Şeyh'i. Şeyh Bedreddîn Simâvî, gâyetle âlim, kâmil bir adam, fevkalâde.
Hazret-i Şeyh bidâyetde ilim yoluna sülûk etmiş, o derece ilerlemiş ki, müctehid seviyesine yükselmiş. Gitdiği her yerde bâş tâcı edilmiş, büyük takdîrle karşılanmış, saraylarda ağırlanmış, şehzadelere hocalık yapmış, Timur, onun ilmine hayran olmuş ve kendisini şeyhülislâmlık makâmına getirmek istemiş. Böyle büyük ve meşhûr bir âlim iken, ilâhî bir cezbe ile birdenbire tasavvuf yoluna girmiş ve inzivâya çekilmişdir.
Şeyh'in başına gelen felâketin bir ucu da siyâsete dayanır. Zîrâ Şeyh Edirne'de münzevî bir hayat yaşarken, fetret dönemi mücâdeleleri sırasında, Mûsâ Çelebi tarafından Kazaskerliğe getirilmiş, Mûsâ Çelebi kardeşine mağlûb olunca, Şeyh de siyâsî sebeblere sürgün edilmiş, göz hapsine alınmış, mağlûb tarafda bulunduğu için hep rakîb gibi, düşman gibi görülmüşdür. Bir bahâne aranmış, o bahâne bulunduğunda da idam edilmişdir.
Bu büyük insan maalesef yanlış tanınmışdır, anlaşılamamışdır ve olmayacak yaftalarla yaftalanmışdır. Hazret-i Şeyh'in niçin doğru dürüst anlaşılmadığını, niçin abuk subuk yaftalarla yaftalandığını öğrenmek istiyorsanız Âsım Cüneyd Köksal'ın "İdeolojik Kurguların Ötesinde: Bir Fakih ve Sûfi Olarak Şeyh Bedreddin" başlıklı makâlesine bakınız. Hazret-i Şeyh hakkında daha teferruatlı bilgiler istiyorsanız, Ahmed Güner Sayar'ın "Velâyetden Siyâsete Şeyh Bedreddin" başlıklı kitâbını okuyunuz. Şeyh'in hayâtını ve eserlerini titizlikle inceleyen Sayar, bir hüküm cümlesi olarak şöyle diyor :
Yazdıklarının aydınlığında, kesinlikle ifâde edilebilir ki, Şeyh Bedreddin, ne Bâtınîdir, ne Kalenderîdir, ne İbâhîdir, ne Hurûfîdir, ne Râfızîdir, ne de Şiî ve Alevî! Kur’an âyetlerinin zâhirî ve bâtınî anlamlarını birlikte ele alan, Sünnî bir müslüman; İbnü’l-Arabî, Sadreddin Konevî ve Dâvûd-ı Kayserî çizgisinde mühim bir mutasavvıf, İslam hukukunda sıkı bir fakihtir.