5 Temmuz 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Behlûl Dânâ bir gün, Hârûn Reşîd'e, "Senin saltanatın bir bardak sudur" demiş. Hârûn Reşîd, "Sen ne dediğinin farkında mısın? Ben İslâm'ın ve şarkın en büyük pâdişâhıyım. Benim hükümrânlığım altında nice milletler, nice şehirler, nice göller ve denizler var" demiş. Behlûl Dânâ sözünde ısrâr etmiş, "Hiç de senin zannettiğin gibi değil, senin saltanatın olsa olsa bir bardak sudur" demiş. Hârûn Reşîd, "Öyle şey olmaz" diye itiraz edince, Behlûl Dânâ, "Ben bu sözümü sana isbât ederim ama doğru konuşacaksın, sorduklarıma dürüstçe cevap vereceksin" demiş. Hârûn Reşîd, "Peki sor bakalım" deyince Behlûl Dânâ ilk sorusunu sormuş, "Çölde kalsan, susuzlukdan ölüm hâline gelsen. Karşına ben çıksam, desem ki 'Ey Hârûn! Bak ölüyorsun, son demin değil mi? Sana bir bardak su vereceğim, bu mülkünün ve saltanatının yarısını bana verir misin?'. Eğer vermezsen öleceksin. Buna göre düşün ve bana doğru konuş" demiş. Hârûn Reşîd, biraz düşünmüş ve cevap vermiş, "Veririm çünkü kalan yarısı bana yeter" demiş. Behlûl Dânâ, ikinci sorusunu sormuş, "Peki içtiğin suyu çıkaramazsan, su içerde kalır da kıvrım kıvrım kıvranırsan, sonra ben, 'Mülkünün diğer yarısını da verirsen o suyu çıkartırım' desem, verir misin vermez misin?" demiş. Hârun Reşîd, "Veririm" deyince Behlûl Dânâ, "Bak gördün mü! Senin saltanatının değeri bir bardak sudur" demiş.