6 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Benim ağabeyim, İstanbul'un sayılı fırtınalarından meşhûr Murad Reis'dir. İstanbul'un işgâlinde İngilizler tarafında vurulmuşdur. Refi Cevad Ulunay "Sayılı Fırtınalar" adlı kitabında ondan bahseder. Bir de "Yangın Var" diye bir film çekilmişdi, o filmde de ağabeyim Murad Reis temsîl edilmişdi. Ağabeyim vaktiyle o bektâşî babasını büyük bir vartadan kurtarmış. Hakkı Baba, ömrü boyunca bu iyiliği hiç unutmadı ve bana hep "Senin ağabeyin beni büyük bir belâdan kurtardı, onun hakkını ödeyemem" derdi.Malum ya, eski bektâşîler nüktedân olurlarmış. Hakkı Baba'nın dükkânının karşısında, Aşçı Hâfız diye bilinen bir esnaf varmış. Aşçı Hâfız Efendi, soyadı kanunu çıkınca "Anlamaz" soyadını almış. Hakkı Baba da ona nisbet yapar gibi soyadını "Dinlemez" olarak almış. Efendi Hazretleri, "İkisi karşıkarşıya, biri anlamaz bir dinlemez" diye gülerek anlatırlardı.
Hakkı Baba, şâribü'l-leyli ve'n-nehâr yani sabah akşam içen bir adamdı fakat tatlı sözlü, kendi işinde, kimseye bir zararı olmayan, kavga gürültü çıkarmayan antika bir bektâşîydi. Hakkı Baba, ikide birde "Benim ecelim bu çarşının yıkılmasıyladır. Bu çarşı ne zaman yıkılırsa ben de o zaman ölürüm" derdi. Hakîkaten de Çarşı yıkıldı, bir hafta sonra Hakkı Baba göçdü. Eyüb'de Bahariye'de, 16 Mart şehîdlerinin oraya götürdük ve sırladık. Aynen dediği gibi oldu. Acâib bir şey. Zâten acâibâtdan olduğu için anlatıyorum.