29 Ağustos 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Bir gün Cebrâil aleyhisselâm bakmış, melek kıyâfetiyle kendini görmüş. Şarkdan garba kadar kapatmış semâyı.
Resûl-i Ekrem de gördü öyle, bir defa göründü Peygamberimize. İşte onun üzerine Efendimiz koşarak geldi Hatîce'nin hânesine, "Zemmilûnî yâ Hatîce, zemmilûnî, beni basdır, üstümü ört" dedi. Tâ şarkdan garba kadar.
Demiş ki, "Acaba Allah'ın benden büyük meleği var mı?" demiş. Der ya, aklına gelmiş. Hemen Cenâb-ı Hakk ve Feyyâz-ı Mutlak Hazretleri, Cebrâil'e emretdi, "Filanca semâya var, orada bir melek var, şu emrimi oraya teblîğ et" dedi. Hemen Cebrâil oraya uçdu, gitdi. Bir mehîb melek, o meleğin yanında Cebrâil kendi aslî vaziyetiyle sivrisinek kadar kaldı. Yaaa! Sonra o melek Cebrâil aleyhisselâmı yakaladı böyle, "Sen ne söylüyorsun, ben anlayamıyorum" dedi, aldı kulağına sokdu onu. İstiğfâr etmiş Hazret-i Cebrâil.
Yaaa, Allah'ın öyle büyük kulları var. Sen kendi kendine, "Benden büyüğü var mı?" diye düşünme sakın hâ! Allah'ın ne kulları vrdır öyle.