Beyaz Şeytan

26 Temmuz 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Şeytan

Biz zannederiz ki Şeytan yalnız câhillere, gâfillere, günahkârlara musallat olur, âlimlere, âbidlere, sâlihlere zarar vermez. Halbuki hiç de böyle değildir. Her sınıf insan Şeytan'ın hedefindedir ve kişi ne sıfata bürünürse Şeytan da o sıfata bürünür. Büyük mürşidlerimizden Köstendili Ali Efendi Hazretleri bu husûsda şöyle buyuruyorlar :

Bir kimse âbid olduğunda şeytanı da âbid olur. Zâhid olduğunda şeytanı da zâhid olur. Fakîh olduğunda şeytanı da fakîh ve âlim olur. Hakîm olduğunda şeytanı da hakîm olur. Ârif olduğunda şeytanı da ârif olur. İnsan ancak nefsini teslim etdiğinde şeytandan kurtulur, Rahmân'ın kulu olur. Nitekim Allah buyurur, "اِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَص۪ينَ illâ ibâdeke minhümü'l-muhlasîn".

Hazret-i Şeyh, ilim ehline Şeytan'ın musallat olmasının hikmetini de şöyle îzâh buyuruyorlar : 

Kişi kitâb okumakla ve ilim öğrenmekle, cehl-i basîtden cehl-i mürekkebe intikâl eder ve nefs-i emmâre mertebesinde kaldığı müddetçe şeytanlaşır. Nefs-i emmâre mertebesindeki kimsenin aklına gelen her şey Şeytan'ın telkînidir ve mahzâ yanlışdır. O kimse Şeytan'ın fetvâsıyla hareket eder. Varlıklarından geçmemiş olan ulemâ ve sulehâya musallat olan iblîse beyaz şeytan denir.
Büyük mürşidlerimizden İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri buyuruyorlar ki :
Şeytân-ı esved, bâtıl sûretinde zâhir olan ve şeytân-ı ebyaz, hak sûretinde bâhir olandır. Ve sûret-i hakdan zuhûr edenin def' ve reddi müşkil ve sa'bdır. Hattâ bazı sâlikler şeytânı beyne's-semâi ve'l-ard serîr üzerinde görüp Hakk Teâlâ olmak üzere zann eyleyüp tarîk-ı Hakk'dan hâric olurlar. Pes, böyle mevâzı'da mürşid-i kâmil veyâ ilm-i nâfi'-i şâmil veyâ ta'rîf-i gaybî gerekdir, tâ ki ol berzahdan halâs ola ve şeytânı gördükde "Hakk'ı gördüm" demeye. Zîrâ bu i'tikâda düşmekde mefâsid-i 'azîme vardır ki şeytân sâliki bir tarîk ile bend etdikden sonra sûret-i hakda çok bâtıl ibrâz eder. Ve bu vartada kalanlar ve vehm ve hayâle tâbi' olanlar bî-haddir ve müteyakkız olup rucû' edenler nâdirdir. Belki ekseri çengâl-i Şeytân'a mu'allak olup kalmışdır.

Biz Şeytan'ın yalnız kötülüğe, günaha, küfre davet etdiğini zannederiz. Halbuki iyiliğe, hayra, ibâdete de davet eder Şeytan. Şeytan bâtıl sûretinde yaklaşırsa hîlesini anlamak zor değildir. Hayrı şerri ayırd edebilen herkes bunu bilir. Eğer sûret-i hakdan görünürse iş zorlaşır, o vakit pek çokları anlayamaz hîlesini Şeytan'ın. Zîrâ bu durumda Şeytan'ın telkîn etdiği şeyler ibâdet ve tâat, hayır ve hasenât cinsindendir. Meselâ Şeytan der ki, "Ne duruyorsun, herkes gidiyor, sen de git sabah namazına Eyüp Sultan'a yâhud Ayasofya'ya, orada bir selfie çek, bütün millet görsün seni" der. Yâhud, "Hacca git ki sana hacı desinler" der. Yâhud, "Senin sesin çok güzel, bir ezân oku da dinlesin millet" der. Zengin bir kimse ise, Şeytan ona, "Bir câmi yapdır, kapısına ismini yazdır, herkes senin ne cömert adam olduğunu görsün, hem hayır duâ da alırsın" der. Pek çoklarını da ucuba düşürür Şeytan, "Sen ne mübarek adamsın, herkes fısk u fücûr peşinde, sen ne güzel ibâdet ediyorsun" der. Hâsılı türlü türlü hîlelerle insanı riyâya yani gösterişe sürükler yâhud ucuba düşürür ve felâketine sebeb olur.

Listeye geri dön