Bildiği Halde Bildiğini Bilmeyeni Bilmiyormuş Gibi Dinlemek

2 Temmuz 2017 tarihinde yayınlanmıştır.

Ulema
من الأدب أن تستمع باهتمام الى من يحدثك في موضوع تعرفه وهو يجهل
Bir mevzûyu bildiği halde, onun bildiğini bilmeyen birinden sanki bilmiyormuş gibi dikkatle dinlemek edebdendir...

Geçenlerde bir yerlerde gördüğüm bu güzel söz bana bir şey hatırlattı. Tabii "dervîşin fikri neyse zikri de odur" kabîlinden bu da mürşid-i azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinden duyduğum bir hâtıra...Buyurmuşlardı ki :
Benim bir hocam vardı. Çok yaşlı idi. Talebelerinin talebelerinin derslerine gider, bir talebe gibi o gencecik hocanın dersine oturur ve dinlerdi. Bir gün yine böyle bir talebesinin talebesinin dersinde otururken, meğer onu yetiştiren ve hocaefendinin talebesi olan zât da orada imiş, bu zât hocasını görünce büyük bir hürmet ve ta'zîm ile önünde eğilerek ellerine yapışınca, mesele anlaşılmış ve genç hoca da dersi kesmiş ve hocasının hocasını tanımadığı için büyük bir mahcûbiyyet hissetmiş...Hâdiseye şâhid olanlar hayretler içinde kalmış iken, Büyük Hoca Efendi, talebesi olan Hoca Efendiye hitâb ederek, "Ben senin talebenin dersini dinlemekden büyük zevk alıyordum, beni ifşâ ederek bu zevkden beni niye mahrûm ettin" diye sitem etmiş...
 
www.muzafferozak.com

Bu hususda bir de canlı bir misâl arzedeceğim. Bizi takip edenler yakînen bilirler, Tarîk-i Uşşâkiyye ricâlinden, sesinin ve okuyuşunun güzelliği ile meşhûr, Sebilci Hüseyin Efendi adında müstesnâ bir zât var idi. Fakîr, kendisini görmek, elini öpmek şerefine nâil olanlardanım. Bu mübârek insan, sesiyle, tavrıyla, sanatıyla, şöhretiyle velhasıl her yönüyle zirvede olmasına rağmen son derece mütevâzi, mahviyyetkâr, müeddeb, dervîşmeşreb bir gönül sultânı idi...Sebilci Hüseyin Efendi, bir mevlid meclisinde, mutad olduğu üzere gerek mevlid-i şerîfi gerek kasîde ve ilâhileriyle herkesi aşka getirdikden sonra o meclisi tertîb eden zât utana-sıkıla kendisinden bir ricâda bulunuyor. Diyor ki, "Burada bazı hevesli gençler var, gerçi sizin huzûrunuzda onların bir şey okuması yakışık almaz ama hevesleri kırılmasın, kusurlarına bakmayın, müsâade buyurursanız onlar da bir şeyler okusunlar..." Sebilci Hüseyin Efendi'nin cevâbı bizim için büyük bir edeb dersi mâhiyetindedir. Şöyle diyor :
Aman efendim estağfirullah, ne demek, buyursunlar okusunlar, biz de müstefîd oluruz, ben onların ayaklarını öperim...


Bu hususda unutulmaz hâtıralardan biri de Tarîk-i Kâdiriyye meşâyihinden Nazmi Ceylan Efendi Hazretlerinin, bir meşk meclisinde O'ndan istifade etmek için etrâfına toplanmış olan ve kendisinden 20-30 yaş küçük gençlere hitâben "Ben sizlerden öğreniyorum, istifâde ediyorum" diyecek kadar mütevazi ve mahviyyetkâr olmasıdır...

Listeye geri dön