16 Şubat 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyuruyorlar ki :
Resûl-i Zî-şân aleyhi ve âlihî salavâtullahi'l-Mennân Efendimiz, "Erkek ve kadın her müslümana, ilim tahsîl etmek farzdır" buyurmuşlardır. Âlimler, bildiklerini öğretmekle mükellefdirler. Öğretmeyen âlimler, Allahu Teâlâ katında sorumlu olurlar. Kıyâmet günü, bildiği ilmi öğretmeyen âlimi Allahu Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri şiddetle azarlar. Onun için, âlim olana susmak lâyık değildir. Bildiğini mutlakâ söylemeli ve bilmeyenlere öğretmelidir. Ne var ki, bilmeyenler de âlimlerden ve bilenlerden dînini öğrenmediği ve kulluk görevlerini yerine getirebilmek için ilim tahsîl etmediği için itâba ve hattâ azâba ma'rûz kalabilir. Allahu Azîmü'ş-Şân, bilmediklerimizi sorup öğrenmemizi emir ve fermân buyurmuşlardır, "fes'elû ehle'z-zikri in küntüm lâ ta'lemûn". Sormakdan ve öğrenmekden utanmamalı ve hele "Bak bak, bu yaşa gelmiş daha bunu bile bilmiyor" gibi cahilane sitemlerden aslâ korkmamalı ve çekinmemeli, bilmediklerimizi bilenlerden sorup öğrenmeliyiz. İki cihân serveri, "İlim, Allahu Teâlâ'nın hazîneleridir. Onun anahtarı da suâldir" buyurmuşlardır. Anahtar olmayınca bir hazîne açılamayacağı gibi, sormayınca da ilim hazîneleri açılamaz ve içindeki bahâ biçilmez mücevherler ele geçirilemez. Mutlakâ öğrenmeli, bilmeli ve bilerek amel etmelidir.
Kötülük yapmak için değil, fakat kötülüğe düşmemek ve kötülerin şerlerinden emin olmak için kötülüğün ne kötü bir şey olduğunu öğrenmek lâzımdır. Cehâlet ve bilgisizlik yüzünden bir çok kötülüklere istemeyerek düşen kardeşlerimiz çok görülmekdedir.
Gözden uzak tutulmaması gereken bir gerçek de şudur. İleri gitmiş, tarımda, sanayide, ticaretde ve san'atda terakkî etmiş bütün milletler, ilim sâyesinde yücelmişlerdir. Bütün medeniyyetler ilim sâyesinde meydana gelmişdir. İnsan hayâtı sınırlıdır, ilmin ise sınırları yokdur. İlim, gençleri besler ve yaşlıları olgunlaşdırır. İlim, kuvvetden daha etkilidir. Sözü uzatmağa ne hâcet, Allahu Teâlâ, âlimdir ve âlimleri sever. Bütün peygamberler de âlimdirler ve ilimlerini Allahu Azîmü'ş-Şân'dan almışlardır. Dünya hayâtında ilimsiz başarıya ulaşabilmenin imkân ve ihtimâli yokdur. Dünya da, âhiret de ilimle elde olunur. Rızâya ilimle, rıdvâna ilimle, cennete ilimle, cemâle ilimle erişilebilir. İlmiyle âmil olan azîz olur, şânı, şerefi, izzeti ve rıf'ati artar.
Ancak, ilim öğrenmek ve öğretmek Allah rızâsı için olmalıdır. İlme tâlib olan niyyetini rızâ-yı ilâhîyi tahsîle tahsîs etmeli, içini ve dışını temizlemeli, batınını takvâ ile ve zâhirini şerî'at-i garra-i Muhamediyye ile tezyîn ve tenvîr eylemeli, Allahu Sübhânehû ve Teâlâ Hazretlerine tam bir teveccühle ve mutlak bir teslîmiyyetle yönelmeli ve ecrini Allahu Teâlâ'dan dileyerek ve bekleyerek ilim öğrenmeli ve başkalarına da öğretmelidir. İlim öğrenmeye ve öğretmeye tâlib olan, dünya menfaatine, şöhrete, itibara değil, ancak ve yalnız Hakk rızâsına göz dikmelidir.
Habîb-i Edîb-i Kibriyâ aleyhi ve âlihî ekmelü't-tehâyâ Efendimiz, "Ümmetim iki kısımdır. Birisi, şu kutlu ve mutlu kişilerdir ki, Hakk rızâsı için ilim öğrenir ve öğretirler. Allahu Teâlâ'nın rızâsını dilerler, öğretdiklerini ancak âhiret için öğretirler ve âhiretlerini dünyalarına tercîh ederler. İlimlerini, ücret karşılığı satmaz, azıcık dünya menfaatine değişmezler. Dünya malı, gelip geçici ve elden çıkıcı olduğu gibi, gayet az bir şeydir. Âhiret ise hem ebedîdir, hem de nimet ve devleti bâkî ve ebedîdir. Onun için, eğreti bir mal için ebedî ve büyük bir nimeti fedâ etmek akıl kârı değildir. Mü'minler için, âhiret elbette ve elbette dünyadan kat kat hayırlı ve yararlıdır. İlmini, Hakk rızası için irşâd ve tenvîr yolunda kullanan kutlu ve mutlu kişiler için denizlerdeki balıklar, havalardaki kuşlar, yerlerde ve göklerde bulunan melekler ve bütün yaradılmışlar Allahu Teâlâ'dan istiğfar ederler. İkinci kısım ise, öğrendiği ilmi dünya hayâtı için kullanır, dünyaya tâlib olur ve buna kanâat ederek öğretdiklerinden dolayı ücret alırlar. Para almadan kimseye bir şey öğretmezler, Hakk rızâsını gözetmezler, paradan gayrı bir şey düşünmezler. İşte, bu gibilerin âhiret âleminde hâlleri vahim ve perîşândır. Allah rızâsı için ilim tahsîl etmeyen ve ilmi yine Hakk rızâsı için başkalarına öğretmeyen kişiler, kıyâmet günü en şiddetli bir azâbla cezâlandırılırlar. İlmini para ile satan, Hakk rızâsı gözetmeyen, ilminde cimrilik eden ve maddî karşılık olmadan halkı irşâd etmeyen âlimlerin ağızlarına ateşden gem vurulur ve bütün âhiret saâdet ve nimetlerinden mahrum kalırlar" buyurmuşlardır.
www.muzafferozak.com