Bir Ârifin Son Sözleri

13 Ağustos 2024 tarihinde yayınlanmıştır.

İbret

Hâfız Ârif Hikmet Gökoğlu ağabeyimiz vardı, ismiyle müsemmâ bir zât idi, âriflerdendi yani. Ölüm döşeğinde baygın hâlde yatarken bir ara gözünü açmış ve yanındaki ihvânına "nehy-i ani'l-münkerin ne demek olduğunu şimdi anladım" demiş, sonra da vefât etmiş. Oradakiler ne demek istediğini anlamamışlar. Buna fakîr'e söyledikleri zaman onlara bunun ne demek olduğunu îzâh etmişdim, çok hoşlarına gitmişdi. Sizlere de arz edeyim.

Zâhir ma'nâsıyla münker, Allah'ın sevmediği ve kullarını men' etdiği işlerdir. Bunu herkes bilir. Daha derin manâsı, o işleri işlememize sebeb olan kötü ahlâkdır. Kibir gibi, hased gibi, gadab gibi filan. Bunu da bilenler çokdur. Münkerin daha derin bir manâsı, Hakk'a âid varlıkları ve sıfatları insanın kendisine izâfe etmesidir. Mal, mülk, evlad, makam, mevki, ilim, irfan vesâire. Bu itibarla nehy-i ani'l-münker, bunları Hakk'a izâfe etmek demekdir. Ârif Ağabeyimiz bunu da bilenlerdendi. Ancak münkerin daha derin bir ma'nâsı var. En büyük münker, insanın kendi varlığıdır. Nitekim sôfiler arasında "vücûdüke zenbün la yukâsu aleyhi zenbün âhar" yani "senin kendi varlığından daha büyük günâh olmaz" sözü meşhûrdur. İşte ölüm ânında bu varlık ortadan kalkdığı içindir ki, Hazret, "nehy-i ani'l-münkerin ne demek olduğunu şimdi anladım" demişdir.

Nûr-ı zâta ermeğe mahv-ı sıfât itmek gerek
Mâsivâya cümle terk-i iltifât itmek gerek
Cümle ef‘âl u sıfâtı sâlikin bulsa fenâ
Zât-ı Hakk’da âkıbet ifnâ-yı zât itmek gerek

Listeye geri dön