7 Kasım 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Benim posta oturmamı çekemeyenler var, sen bu makâma lâyık değilsin filan diyenler var. Eğer ben bu makâma lâyık olmasaydım Hazret-i Pîr beni burada tutar mıydı?Tabii tarîkin pîri sözkonusu olunca akan sular durur ve küçük bir şübhesi olanlar dahi şübhelerinden pişmân olarak "Adam doğru söylüyor, bizim pîrimiz gibi büyük bir velînin postuna, lâyık olmayan biri hiç oturabilir mi? Eğer böyle bir şey olsa, o kişinin ya çarpılması, ya bir kazâya, bir belâya uğrayarak cümle âleme ibret olması gerekir" diye düşünürler. Keyfiyyet, yıllarca bu minvâlde devâm eder. Tâ ki bir gün âriflerden biri, onun foyasını ortaya çıkarıncaya kadar.
Sizin hiç aklınız yok mu? Siz hiç târih de mi okumadınız? Nice büyük velîlerden sonra, kendilerini onlara isnâd eden, yoldan çıkmış pek çok kimseler ortaya çıkmışdır. Bunlardan hiç mi haberiniz yok? Sizin pîriniz muhakkak ki yüce bir velîdir, kudsî bir insandır, buna hiç şübhe yokdur. Peki ama Hacı Bektâş Velî Hazretlerinin derecesi sizin pîrinizden daha mı düşükdür, O'nun tasarrufu sizin pîrinizin tasarrufundan daha mı zayıfdır. Nasıl oldu da kendilerini o büyük velîye isnâd edenler arasından su gibi içki içenler çıkmışdır, "sofuların namazı varsa bizim de niyâzımız var" diyerek namazı terk edenler görülmüşdür, şerîat hâricine çıkanlar olmuşdur? Hani büyük velîler kendi yollarına bu gibi sapkınları sokmazlardı?Siz "Şerefü'l mekâni bi'l mekîn" yani "Mekâna şerefi mekânın sâhibi verir" sözünü de mi duymadınız? Büyük velîlerin binâ ve ihyâ etdikleri dergâhların kudsiyyet ve şerefi, o zevât-ı âlî-kadr yüzündendir, yoksa bu gibi yerler Ka`be gibi bizâtihî mukaddes ve şerefli değildir. Bizim gibi sıradan insanlar o mukaddes yerlere gitmekle ancak şeref kazanır ve "şerefü'l mekîni bi'l mekân" sırrı zâhir olur. Farazâ, bir takım cühelâ ve yoldan çıkmış kimseler, vaktiyle zikrullah ve ibâdât ile nûrlanan bu gibi yerleri meyhâneye çevirseler, o mekânların hiç kudsiyyeti kalır mı?