NUTK-İ ŞERÎF
Bir şehre erişdi yolum dört yanı düz meydân kamu
Ana giren görmez ölüm içer âb-ı hayvân kamu
Bir hoş güzel yapısı var otuz iki kapısı var
Cümle şehirlerden ulu her yanı bâğ bostân kamu
Âb u havâsı mu'tedil giren çıkamaz ay u yıl
Dağları lâle ak kızıl bâğlar gül-i handân kamu
Bülbülleri nâlân eder cân u dili hayrân eder
Bâğçeleri seyrân eder her kûşede hûbân kamu
Eşcârda sâzlar çalınır dallarda meyve salınır
Sen sunmadan ol yolunur her emrine fermân kamu
Kim selsebîlden nûş eder rahîk anı bî-hûş eder
Tesnîm ebed sarhôş eder olur içen mestân kamu
Bu dediğim cennet değil anlara ol minnet değil
Bunun safâsı zevkine ehl-i cinân hayrân kamu
Şehr-i hakîkatdir adı Hakk sırrını bunda kodu
Ol sırra 'ârif olanı eyledi Hakk mihmân kamu
Olmaz olarda hîç fesâd buğz u hased kibr ü 'inâd
Cümle biliş yok anda yad birbirine ihvân kamu
Özleri cânlardan 'azîz sözleri ballardan lezîz
Yok anda sen ben siz ü biz birlik ile yeksân kamu
Ol şehre mürsel gelmedi anları da'vet kılmadı
Anlar yolu yanılmadı evsâfları Kur`ân kamu
Hak mezhebi mezhebleri deryâ-yı zât meşrebleri
Hâsıl kamu matlabları kadr içredir her an kamu
Yokdur olarda ihtilâf günden 'ayân hak bî-hılâf
Her işleri Hakk'a muzâf rûh eylemiş Yezdân kamu
Terk eylemişler kâl ü kıyl lâl olmuş anlarda bu dil
Her hâlleri Hakk'a delîl hep mazhar-ı Rahmân kamu
Gerçi sana bakup gözü sohbet eder söyler sözü
Lâkin Hakk'ı bulmuş özü söyleşdiği Furkân kamu
Dünyâya anlar girmedi girdiyse de eğlenmedi
Şeytân oları görmedi andan olar pinhân kamu
Ana girerse bir kişi gider gönülden teşvîşi
Başına bu devlet kuşu konan olur sultân kamu
Hemân ki ol şehre gelir her korkudan âzâd olur
Yollarda bellerde kalır dîv ü peri şeytân kamu
Dâru'l-emândır ol şehir lâkin girer yüz binde bir
Sanma ana dâhil olur hûri melek rıdvân kamu
Kim ki o şehri özledi erenler izin izledi
Âdâb-ı Hakk'ı gözledi irşâd eder pîrân kamu
Her semt o şehrin yoludur lâkin girenler velîdir
Anın içi dopdoludur Türk ü Arab Süryân kamu
Ehlini bul ol illerin sarpın geçirsin yolların
Yırtar yalınız gideni kurd u peleng arslan kamu
Ehline anlar bellidir bilir zîrâ bir illidir
Her birisi ahsen sıfat her müşkile bürhân kamu
Gir enbiyânın silkine bin bu vücûdun fülküne
Kahr eyle nefsin askerin gark eylesin tûfân kamu
Var "semme vechullah"ı bul tâ görüne sana ol il
Senden sana eyle sefer kim edesin seyrân kamu
Cândan riyâzât u ta'ab çeksen anı edüp taleb
Olur riyâzâtın sonu derdlerine dermân kamu
Çek sînene dâğ üzre dâğ şol hasta cânın ola sağ
Şâyed ola dağ üstü bâğ yadlar ola yârân kamu
Cân ermeyince aslına bülbül gibi gül faslına
Hep cenneti arz eylesen olur ana nîrân kamu
Cân ilidir vasf etdiğim derd ile ta'rîf etdiğim
Bundan inüp döküldüler bu tenlere her cân kamu
Gel tende koma cânını a'lâya çık bul kânını
Lâyık mıdır insâna kim yeri ola zindân kamu
Tut bu Niyâzî'nin sözün bunda açagör cân gözün
Bir gün gidersin ansızın göymez sana kârbân kamu
Var ol hakîkat şehrine er anda Hakk'ın sırrına
Dolsun senin de gönlüne deryâ olup 'irfân kamu
Niyâzî Mısrî
Kuddise Sırruh