Bir Seyahat Hâtırâsı ve Zulüm Altındaki Türkler
15 Ocak 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
Muzaffer Efendi Hazretleri İRŞÂD adlı meşhûr eserinde bir münâsebetle çocukluk yıllarında eskicilik yapan yahudi vatandaşlar hakkında :
"Benim çocukluğumda mahalle aralarından eski toplayanların hepsi yahudilerdi. Oysa şimdi bu işi Türk kardeşlerimiz yapıyorlar. Zîrâ azınlıklar yurdumuzda öylesine bir refâha erişmişlerdir ki, artık yahudiler bile eskicilik yapmaya tenezzül etmiyorlar. Onların çoğu, şimdi büyük birer fabrikatör ve iş adamı oluvermişlerdir. Halbuki dış ülkelerde yaşayan ve çalışan Müslüman-Türkler çöpçülük ediyorlar"
dedikten sonra şu ibret verici hâtırâsını yazmışlar :
Bir Avrupa gezisinden dönüşte, Bulgaristan'dan geçerken başları beyaz örtülü, nûr yüzlü Türk kızlarının sokaklardan çöp topladıklarını gözlerimle gördüm. Gayr-i ihtiyârî yanlarına yaklaştım...Vaktiyle serhat boylarında Türkün zafer destânlarını yazan bu şehîd ve gâzî torunlarıyla tanışıp konuşmak istedim.
- "A be ağacığım sen Türk müsün?" diye sordular.
Türk ve Müslüman olduğumu söyledim ve kendilerine yanımda bulunan çikolatalardan ikrâm etmek istedim.
- "Sen yere atıyormuş gibi yap, biz oradan alırız" dediler ve gizlemeğe muvaffak olamadıkları bir korku ve heyecanla yere bıraktığım çikolataları alıp sakladılar. Bizimle açıkça konuşmaktan bile çekinir bir halleri vardı. Türkiye'ye dönmekte bulunduğumuzu öğrenince boyunlarını büktüler ve lisan-ı hâl ile :
- "Bizi ne zaman alacak veya kurtaracaksınız?" der gibi bir hâl takındılar. Tam bu sırada, bir Bulgar yanımıza geldi ve onları azarlayarak yanımızdan uzaklaştırdı. Biz, ayrılırken o Bulgarın kendilerine hakâret edercesine bağırıp çağırdığına şâhid olduk. Yol boyu kendi kendime düşünüyor ve mırıldanıyordum :
- "Ey koca şanlı Türk! Ey bir zamanlar dört kıt'aya hükmeden ve gittiği her yere hakkı, hakîkati ve adâleti götüren asil millet! Seni bu hallere kimler düşürdü?!..."
İçimden bu asil milleti bu hâllere düşürenlere la'netler ve şanlı atalarımızın azîz rûhlarına fâtihalar okuyarak gözyaşlarımla oradan ayrıldığımı hâlâ içim sızlayarak hatırlarım. Bulgaristan'dan İstanbul'a dönünceye kadar, boğazıma bir şeyler düğümlenmiş ve âdetâ bana nefes aldırmayan bir acı ve kırıklık hissetmiştim.İtirâf ederim ki, zâlimler elinde esîr durumunda bulunan ırkdaşlarımı ve dîn kardeşlerimi hatırladıkça hâlâ gözyaşlarımı tutamam. İnanınız ki, bu satırları yazarken de yine ağlıyorum azîz okuyucularım. Gözünden yaş geliyorsa sen de ağla!...
Listeye geri dön