Biraz da Biz Ölelim

2 Mayıs 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

İftar

HİKÂYE

Çok sıcak günlere tesâdüf eden bir Ramazan'da, varlıklı bir adam Nasreddin Hoca'yı iftara davet etmiş. Herkes sıcakdan kavrulduğu için iftarda buzlu hoşaf ikrâm etmişler. Fakat ev sâhibinin elindeki kaşık kepçe gibi kocaman, Hoca'ya verilen kaşık ise küçücükmüş. Ev sâhibi, koca kaşığıyla buzlu hoşafı her mideye indirişinde, "Ohhh öldüm" diye nidâ edermiş. Hoca, elindeki küçücük kaşıkla hoşafı âdetâ damla damla içerken ev sâhibinin, hoşafı kepçe kepçe yutup, üstelik her seferinde de "Oohh öldüm, Oohh öldüm" demesine fenâ halde bozulmuş, "Efendi, şu kaşığını ver de biraz da biz ölelim" demiş.


NÜKTE

Bu hikâyedeki ev sâhibi, her şeyin en iyisini hem de bol bol yiyen, her şeyin en iyisini hem de bol bol içen, her şeyin en iyisini hem de kat kat giyen, en iyi bineklere binen hem de birkaçına birden sâhip olan, en iyi evlerde oturan hem de birkaç evi birden olan ama iş fukarâya yardıma gelince kendi yediğinden, içtiğinden, giydiğinden vermeye kıyamayan, verse de azıcık veren zenginleri göstermekdedir. Bu zenginler, her şeyin en iyisine sâhip oldukları ve ihtiyaçlarından kat kat fazlasına mâlik oldukları halde, kendilerine lâyık gördüklerini fakîrlere lâyık görmeyenlerdir. Cenâb-ı Hakk, Sûre-i Âl-i İmrân'da, "لَن تَنَالُواْ الْبِرَّ حَتَّى تُنفِقُواْ مِمَّا تُحِبُّونَ len tenâlü'l-birra hattâ tünfikû mimmâ tuhibbûn /sevdiklerinizden vermedikçe iyiliğe nâil olamazsınız" buyuruyor. Yani yaptığımız bir iyiliğin, verdiğimiz bir sadakanın Allah katında makbûl olmasını istiyorsak, verdiğimiz şeyin, yaptığımız yardımın kendimize lâyık gördüğümüz, beğendiğimiz, sevdiğimiz şeylerden olması gerekir.


Kendine neyi lâyık görüyorsan fukarâya onu ver.
Hazret-i Aşkî
Listeye geri dön