4 Nisan 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Niçin Cenâb-ı Hakk'ın emrinden udûl ediyoruz? Neden Allah'ın emirlerini yerine getirmiyoruz? Neyimize güveniyoruz? Nimetler vermiş. Nice nimetlere müstağraksın, farkında bile değilsin. Fakîrim diye sızlanıyorsun. Nice mühim hastalıklar var, bunları görmedin mi? Onların birine mübtelâ olsan ne yapacaksın? Bunların hepsi Cenâb-ı Hakk'ın yed-i kudretindedir. Allah, semâdan yağmur yerine taş yağdırabilir, su yerine ateş yağdırabilir. Bizden evvel geçen ümmetlere olmuşdur.
Sana olmuyorsa, bana olmuyorsa, sen kendine güvenme, içimizde Hazret-i Muhammed Mustafâ var. "وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُعَذِّبَهُمْ وَأَنْتَ فِيهِمْ vemâ kânallahu li yu'azzibehüm ve ente fîhim". "Habîbim Ahmed, Resûlüm Yâ Muhammed, onların içinde bulunduğun müddetçe, onlara azâb etmeyeceğim" buyuruyor Allah. Yoksa felâket olur, başımıza felâketler gelir bizim. Bizim yaptığımız kötülüklerin bir tânesini ümem-i sâlife yapsaydı semâdan taş yağardı, rüzgâr, rîh-i sarsar onları helâk ederdi.
Okuyun Kur`ân-ı Kerîm'i. Allahu Teâlâ onları hikâye diye değil, bize ibret olarak gösteriyor. Kavm-i Hûd'u, Kavm-i Lût'u, Kavm-i Nûh'u, Kavm-i Şuayb'ı ibret olarak gösteriyor. Cenâb-ı Hakk bunları Ümmet-i Muhammed'e ibret olarak gösteriyor. Târihden ibret almazsan, bizden evvel geçen ümmetlerin başına gelen felâketlerden ibret almazsan, târihe ve insanlığa ibret olursun, başına bir iş gelir, ibret olursun sonra.