6 Aralık 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
İSTİMDÂD
Bu gülşende hezâr-ı bî-nevâyım yâ Resûlallah
Velî âzürde-i hâr-ı cefâyım yâ Resûlallah
N'ola olsun revâ cûyende-i dâr-ı ihsânın
Esîr-i derd-i aşkım mübtelâyım yâ Resûlallah
Beni gencine-i fazl-ı Hudâ'dan behreyâb eyle
Der-i lutfunda muhtâc-ı 'atâyım yâ Resûlallah
Nigâh-ı şefkatinden ben garîb-i yâri dûr etme
Günâhkarım giriftâr-ı hevâyım yâ Resûlallah
Kerem kıl lutf u ihsânınla dilşâd eyle ben zârı
Nahîfî'yim kapında bir gedâyım yâ Resûlallah
LUGATÇE ve AÇIKLAMALAR
Tarîk-i Mevleviyye ricâlinden Süleymân Nahîfî Hazretlerinin bu enfes istimdâdını dilimizin döndüğü kadar îzâha çalışalım...
Bu gülşende hezâr-ı bî-nevâyım yâ Resûlallah
Velî azürde-i hâr-ı cefâyım yâ Resûlallah
"Gülşen", lugatde "gül bahçesi" demekdir ancak burada "dünyâ hayâtı" kasdedilmişdir..."Hezâr" bülbül demekdir, "bî-nevâ" ise hem sesi kesilmiş hem de "nasîbi olmayan, kısmetsiz" anlamlarına gelir..."Âzürde-i hâr-ı cefâ" "cefâ dikenlerinden incinmiş" demekdir...Nâzım bu beytde, hayatda umduğunu bulamadığını, gülden yani dünyâdaki güzelliklerden nasîbi olmayıp dikenlerin yani musîbetlerin ezâsından muzdarib olduğunu beyân ile söze giriyor...
N'ola olsun revâ cûyende-i dâr-ı ihsânın
Esîr-i derd-i aşkım mübtelâyım yâ Resûlallah
Ey Allah'ın Resûlü! Aşk derdinde düşdüm öyle ki bu derdin mübtelâsı oldum, o yüzden senin ihsânına muhtâcım...
Beni gencine-i fazl-ı Hudâ'dan behreyâb eyle
Der-i lutfunda muhtâc-ı 'atâyım yâ Resûlallah
Beni Allah'ın cömertlik hazînesinden nasîblendir, faydalandır...Lutuf kapında yapacağın yardıma muhtâcım ey Allah'ın Resûlü...
Nigâh-ı şefkatinden ben garîb-i yâri dûr etme
Günâhkarım giriftâr-ı hevâyım yâ Resûlallah
Şefkat nazarından benim gibi bir garîbi mahrûm etme zîrâ nefsinin arzularına uyan bir günâhkârım ey Allah'ın Resûlü
Kerem kıl lutf u ihsânınla dilşâd eyle ben zârı
Nahîfî'yim kapında bir gedâyım yâ Resûlallah
Kerem et, lutfunla, ihsânınla gözümün yaşını sil, beni sevindir...Ey Allah'ın Resûlü, kapında âciz bir dilenciyim ancak...Şâirin mahlası olan "Nahîfî" aynı zamanda "âciz, zayıf" gibi manalara gelir...Böylece şâir, hem kendi ismini zikretmiş hem de aczini ifâde etmiş oluyor...
NAĞME-İ AŞK
SÜLEYMÂN NAHÎFÎ HAZRETLERİ KİMDİR?
Benzersiz manzûm Mesnevî-i Şerîf tercümesi ile tanınan Süleyman Nahîfî Hazretleri, Resûl-i Ekrem Efendimize öyle büyük bir aşkla bağlıdır ki, ömrü boyunca te'lîf ettiği eserlerin çoğu Peygamber Efendimiz hakkındadır. Ka'b bin Zübeyr'in Kasîde-i Bürde'si ve İmâm Busîrî'nin Kasîde-i Bür'e'si gibi meşhur Arapça na'tları da Türkçe tahmîs etmiş ve Efendimiz için sayısız na't-ı şerîfler yazmışdır. Efendimizin vilâdeti, mi'râcı, hicreti ve hilyesiyle ilgili müstakil mesnevîler de meydana getirmişdir.
Nahîfî Hazretleri, Hazret-i Peygamber'e dair manzûmeler yazmasının kendisi için bir şeref ve mazhariyet olduğunu şu şekilde ifâde etmişdir :
Nazm ü nesr ile idüp tertîb-i enva'-ı suhân
Gerçi yok tesvîd-i evrâk ile nef' ü sûdumuz
Ey Nahîfî zümre-i ehl-i mekârimden hemân
Dünyâda celb-i duâ-yı hayrdır maksûdumuz
Nazım ve nesirle türlü sözler düzüp kağıtları karalamakdan tek maksadımız kerem sâhibi insanlardan hayır duâ almakdır.