Bulaşıcı Hastalıklardan Alınacak Dersler

18 Mart 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

Günah
Bu son salgındaki gibi bulaşıcı bir hastalığa yakalanmış olan birisini düşünelim. Böyle bir kişiyle aynı yerde bulunmayı bile hiç birimiz istemeyiz değil mi? Zîrâ böyle bir hasta ile değil uzun süre bir arada olmak, belki bir kere tokalaşmak, kucaklaşmak hattâ belki sâdece karşılaşmak bile ondaki hastalığı bize de bulaştırabilir. 

Burada maksadımız tıbbın alanına giren hastalıklardan bahsetmek değil elbette. Bizim için asıl önemli olan bulaşıcı hastalıklar, insandan insana geçen kötü huylar, kötü alışkanlıklar, hatâlı tavırlar ve hareketler, kısacası bütün manevî hastalıklardır. Zîrâ gâfil, günahkâr, âsî, zâlim, ahlâkı bozuk ve kötü alışkanlıklara sâhip olan insanlar, tıpkı bulaşıcı hastalıklara yakalanmış olan hastalar gibidir. Bu gibi kimselerle ne kadar çok vakit geçirir, onlara ne kadar yakın olursak, onlardaki hastalıkların bize sirâyet etme ihtimâli de o kadar artar. Öyleyse bu gibi kimselerden uzak durmak hattâ kaçmak lâzımdır. Hem de tıpkı öldürücü mikroplardan ve kahredici virüslerden kaçar gibi kaçmak lazımdır. Bunlar en yakın akrabâlarımız ya da arkadaşlarımız da olsa fark etmez.

İnsan kelimesi "üns" kökünden gelir. Üns, hemdem olma, arkadaşlık, yakınlık demekdir. Hiç şüphe yok ki insan, yalnız yaşayamaz, mutlakâ hemcinsleriyle berâber yaşamak zorundadır. Fakat eğer insan berâber yaşadığı insanları doğru seçmezse, kötü huylu kimselerden uzaklaşmazsa ya da en azından bu gibi kimselerle arasına belli bir mesâfe koymazsa, başına çok fenâ işler gelir. Tıpkı bulaşıcı bir hastalığa yakalanmış olan bir kimseden uzak durmayan, devamlı onunla berâber olan, o kişi ile yakınlık kuran kimselerin, aynı hastalığa yakalanarak başlarını belâya sokmaları gibi.

Sizin de bildiğiniz gibi bulaşıcı hastalıklar, türlü türlüdür. Kimisi nezle gibi çok kolay bulaşır fakat büyük bir tehlike arz etmez. Kimisi de kolay kolay bulaşmaz ama bulaşırsa çok tehlikeli olabilir. Kimi hastalık da vardır ki hem çok kolay bulaşır hem de çok tehlikelidir. Üstelik her bulaşıcı hastalık, herkese aynı derecede tesir etmez. Bünyesi sağlam bir insanı pek fazla sarsmayan bir hastalık bünyesi zayıf ya da hasta olan bir kimseyi kısa sürede mahvedebilir. Bazı bulaşıcı hastalıklar, hiç belirti vermez, doktorlar bile onları zor teşhis eder, kimisi de kendisini hemen belli eder.

Kötü huylar, kötü alışkanlıklar ve bütün manevî hastalıklar da böyledir. Meselâ dedikodu ve gıybet hem çok kolay bulaşan hem de çok tehlikeli bir hastalıkdır. İnsan dedikodu yapan birisiyle bir araya gelmeye görsün, hiç farkında olmadan o da dedikoduya iştirâk eder. Üstelik dedikodu tıpkı hızla çoğalan ve kolayca yayılan bir virüs gibi, yaptıkça yapılan, yayıldıkça yayılan bir hastalıkdır. Bazı kötü huylar da vardır ki, çok gizli ve derindedir. Çoğumuz onları kolay kolay fark edemeyiz. Meselâ hased gibi, riyâ gibi kötü huylar böyledir. Hattâ öyle ki, bu hastalıklara sâhip olanların çoğu da kendisinde böyle bir rahatsızlık olduğunun farkında değildir.

Sigara, içki, uyuşturucu gibi alışkanlıklar da kolay bulaşan hastalıklar gibidir. Çoğu insan bunlara bir arkadaşının basit bir teklîfi ve teşvîki ile kolayca başlar ve eğer yol yakınken onu bu kötü alışkanlığından kurtaracak bir kimse yoksa, kolay kolay da kurtulamaz. Zîrâ alışkanlıklar insanda önce tiryâkiliğe sonra ibtilâya dönüşür ve en nihâyet bir tabîat hâlini alır.

Nasıl ki bulaşıcı hastalıklardan korunmak için o hastalığı taşıyanlardan uzak durmak gerekli ise, manevî hastalıklardan korunmanın çâresi de, bu gibi hastalıklara mübtelâ olan insanlardan uzak durmakdır. Türkçemizde bu hikmete işâret eden çok güzel darb-ı meseller vardır. "Körle yatan şaşı kalkar", "Kişi refîkinden azar", "Üzüm üzüme baka baka kararır" bunlardan bazılarıdır. 

Sûre-i Tevbe'deki , "يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ" âyet-i kerîmesinde, "Ey îmân edenler! Allah'dan korkun ve sâdıklarla berâber olun" buyrulmuşdur. Yani iyilerle, doğrularla, sâlihlerle berâber olmak, takvâ ile berâber emredilmişdir. Eğer selâmete erişebilmemiz için yalnız Allah korkusu kâfî gelseydi, iyilerle berâber olmamız emredilmezdi. İslâm'ın temel rüknü olan namazın cemaatle kılınması, bütün müminlerin hep aynı ayda oruç tutmaları, haccın toplu olarak îfâ edilmesi, hep bu hikmetin tezâhürleridir. 

"İyi güzel söylüyorsun da, bu devirde günâha düşmeyen, harama bulaşmayan, kötü alışkanlıkları olmayan, gıybet-dedikodu yapmayan, sâlih ve sâdık insanları nereden bulacağız?" diyorsanız ya da "Bulunduğumuz yerde böyle insanlar yok" diyorsanız, yapacağınız şey, uzleti tercih etmek olmalıdır. Kötülerin hâkim olduğu, her tarafda kötülüklerin icrâ edildiği, iyiliğin ve iyilerin bulunmadığı yer ve zamanlarda selâmet, uzletdedir. Görmüyor musunuz, bu büyük salgında da, herkese mecbûr kalmadıkça dışarı çıkmaması, mümkün olduğu kadar kimseyle temâs etmemesi, dışarıya çıkmaya mecbûr olduğu hallerde de kendisini dikkatle koruması, insanlarla mesâfeli olması, en küçük bir temâs hâlinde de hemen kendisini arındırması tavsiye edilmekdedir. 

Kişi refîkinden azar.
Listeye geri dön