16 Haziran 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Bakmış, bir kötü adam, bir kadına laf atmış. Etini, kanını satan bir kadına.
Yâhu nasıl el uzatıyorsun! O da bir annenin evlâdı. Sen kızkardeşinin böyle bir derekeye düşdüğünü ister misin? Vatanın çocukları hepsi bizim kardeşlerimizdir. Sakın böyle şeye el uzatma! Kimsenin iffetiyle, ırzıyla uğraşma! Bu, Hazret-i Peygamber'in ümmetine yakışmaz. Bir kimsenin kızıdır o, değil mi? Annesi, babası onun yaptığı işe râzı değildir. Sen annene yâhud ablana böyle bir şey olsa râzı olur musun? Öyleyse niçin kendine râzı olmadığını başkasına lâyık görüyorsun? İster dinli, ister dinsiz, bu vatanın evlâdı senin kardeşindir, tîn kardeşindir yani toprak kardeşindir. Dîn kardeşi vardır, tîn kardeşi vardır.
İşte gâfilin birisi kadına para teklif etmiş, fi'l-i şenî icrâ etsin diye.
Söylemeden geçemeyeceğim, fi'l-i şenî yani zinâ edildiği vakit, îmân insanın vücûdundan gömleğin sıyrıldığı gibi çıkar. Hemen tövbe et. Bir daha zinhar böyle bir şeye tenezzül etme. Ben sizi bundan tenzîh ederim, berî kılarım ya. Aman ha! Aman ha! Allah alsın.
O velî oradan geçiyormuş. Kadın tabii zevkinden değil, ihtiyâcından. O beş teklif ettiyse benden on var demiş, o veliyyullah. Kadın hemen onun peşine düşmüş. Getirmiş onu somasına, odasına getirmiş. "Geç kızım içeri, otur" demiş. Oturmuş. Demiş ki kadın, "Beni burda ne tutuyorsun, ne yapacaksan yap, ben gideyim, bırak beni gideyim" demiş. Demiş ki, "Görüyorlar" demiş. "Görenler var, bakanlar var" demiş. Kadın, "Kim görüyor efendi?" demiş. "Aman ha! Şâhidler var, görüyorlar. Bizi bu halde yakalarlarsa, sen de rezîl olursun ben de rezîl olurum" demiş. Kadın biraz daha durmuş.
Efendi bunu, onu irşâd etmek için yapmış, yoksa parasını verir gönderir. Hazret, hem onu irşâd edecek, hem bizi irşâd edecek. Çünkü Allah Resûlünden nûr alanlar, halkı nûra, hakka ve hakkâniyyete götürürler, adâlete götürürler, rızâya, rıdvâna, cennete götürürler. Şeytan zulmet alanlar da, insanları dalâlete, felâkete, kötülüğe götürürler.
Kadın, "Efendi kim görüyor, kimse yok ki" deyince Hazret, "Kızım, dört melek sende var, dört de bende var, sekiz tâne şâhid. Sonra ya vücûdlarımız, onlar da aleyhlerimizde şehâdet edecek yevm-i kıyâmetde".
Evet! Vücûdlarımız yevm-i kıyâmetde aleyhimize şehâdet edecek. Vücûdlarımız. "Efendi, böyle şey olur mu? Aklım almıyor". Senin aklın almaz. Akıl terâzisi Hakk'ın kudretini çekmez, kırılır o. Bak, esteîzübillah. "الْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَى أَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا أَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ أَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ el yevme nahtimü alâ efvâhihim ve tükellimünâ eydîhim ve teşhedü ercülühüm bimâ kânû yeksibûn". Biz kıyâmet gününde ağzıları mühürleriz, elleri konuştururuz, ayakları şâhid tutarız yaptıklarınızdan diyor Allah. Bir daha okuyorum. Kelâm benim değil, imâmın de değil, müftünün de değil. Allah'ın kelâmı! "el yevme", kıyâmet gününde, "nahtimü", mühürleriz, "alâ efvâhihim", ağızlarınızı, onların ağızlarını, "ve tükellimünâ eydîhim", elleri konuştururuz, "ve teşhedü", şâhid tutarız, "ercülühüm", onların ayaklarını, "bimâ kânû yeksibûn", yaptıklarından.
"Dört melek sende var" demiş, "Dört de bende var, bir de kâinâtın Rabbi, yerin göğün sâhibi ve mâliki bizi görmekde. Nasıl yaparız bu işi evlâdım?" deyince kız başlamış ağlamaya. Hazret başından sarığını çıkarmış, tâcını onun başına koymuş, kızın sırtına da ferâcesini geçirmiş, demiş, "Yâ Rabbi, ben bunun zâhirini, Dîn-i Ahmediyyeye soktum ve tövbeye getirdim, kalbini de sen tövbeye getir yâ Rabbi" demiş, kadın hemen tövbe istiğfâr etmiş. "Bundan sonra sen benim evlâdımsın, ihtiyâcını gel benden gör" demiş ve evlad edinerek bağrına basmış.
Eski insanlar insanları çamurdan kurtarır, iffet ve ırzlarını korurlardı. Zamanımızda ise, bazı zenginler, para kazandıklarından dolayı, paraları kendi başlarına belâ olup, yılan olacak, boynuna dolanacak yevm-i kıyâmetde, paralarıyla halkın iffetiyle ırzıyla, fukarânın nâmûsuyla oynamakdalar. Ne kadar acı değil mi? Hiç Hazret-i Muhammed gibi bir nebînin ümmetine, Kitâbullah nâzil olan, Kur`ân nâzil olan bir kavme yakışacak bir dava mıdır? Yapmaz, ârif olan yapmaz, insan olan yapmaz. Allah yolunda olur. Çünkü bunların hepsi iğraz-ı zikr edenlerdir. Kim ki Allah'ın zikrinden iğraz etmiş, yüz çevirmişdir, ne ölümden ibret almış, ne ölümün vaazını dinlemiş, ne vâizin vaazından ders almışdır, ne taşın konuştuğundan haberdar olmuş, ne ağacın selâmından haberi vardır. Ne taşıdığı melekden, ne sâhib olduğu defîneden haberi vardır. Kendisinde öyle bir defîne var ki, o defîneden haberi yok. Haberi olsaydı kendi sultân olacak idi.
www.muzafferozak.com