26 Nisan 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Hazret, bir gün bendegânı ile bir yere giderken geçtiği mahaldeki bir kasap, yanındakilere Hazret-i Şeyh'i ve etrâfındakileri işâret ederek sadece yanındakilerin duyabileceği bir sesle, "Bakın işte yiyiciler topluluğu! Başları ve boyunları tıpkı hayvanların yağlı kuyruklarına benziyor" diyerek hakâret etmiş. Hazret-i Şeyh hemen o anda, dervîşlerinden birine, gidip kasabı yanına getirmesini söylemiş. Dervîş, gidip de kasaba "Şeyh seni istiyor" deyince, az önce yaptığı hakâretleri Şeyh'in duymadığını zanneden kasap bir anda irkilmiş ve eli ayağı titremeye başlamış. Kasap huzûra gelince, Hazret-i Şeyh, dervîşlerinden ikisine adamı hamama götürmelerini ve iyice keseleyip yıkamalarını ve hizmetine bakmalarını söylemiş. Onlar gittikden sonra diğer bir dervîşine, çarşıya gidip kasabın ölçülerine göre en iyisinden elbise ve ayakkabı almasını söylemiş. Diğer bir dervîşine de yüklüce bir para vererek, bu parayı hamamdan çıkınca yeni elbiselerini giyen kasaba verip ona şöyle söylemesini tenbîh etmiş : "Bütün bunları sana Şeyh gönderdi. Para bitince tekrar istesin, vereyim dedi, yeter ki bugün bizim hakkımızda söylediklerini söylemeye devam etsin". Dervîş, Hazret-i Şeyh'in dediklerini aynen yapınca kasabı bir ağlama tutmuş, adam uzun uzun hüngür hüngür katıla katıla ağlamış. Sonra da Hazret-i Şeyh'e gidip elini tutmuş ve O'na bende olmuş.Bu menkıbe, hakkıyla şerhedilse, koca bir kitap hacminde olur. Bu menkıbedeki bütün incelikleri anlayan, tasavvufu büyük ölçüde anlamış demekdir.