7 Ocak 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri bir sohbetlerinde söz câhil sofuların akıl almaz işlerden bahis açılınca buyurdular ki :
Kaç tâne kadını kocasından ayırdılar, "Karını boşa diyor", görülmemiş bir şey! Bizim ödümüz patlar ki, karı-koca arasına nifak sokacağız da âileyi bozacağız diye. Bu şimdi karıyı boşattırıyor, "bu kadın çarşaf giymiyor, boşa onu" diyor. Bunu görenler ne yapsalar hakları var. Taş atanlar bizden, attıran bizden değildir. Bunlar müslümanlığı, paltosunun yakasını yırtmakla, ayağına şalvar giymekle, başına sarık giymekle, sakal koyvermekle zannediyorlar.
Çarşafın târihçesini bilmez herif. Çarşaf, Rum îcâdıdır, Girit'den gelmişdir. Sultan Hamid zamanında basılan kıyâfet kitâblarına bak. Türk kadınları, müslüman kadınları, yaşmak giyerler, hotoz koyarlar başlarına ve sırtlarına ferâce giyerler. Çarşaf Rum'dan geldi, affedersin o devrin kokotları giyerdi çarşafı, şimdi bunlar müslümanlara giydiriyorlar. Kokotlar giyerdi çarşafı, geldiği vakitde. Bunlar şimdi çarşaf müslüman kıyâfetiymiş gibi müslümanlara giydiriyorlar.
Fes de bizim malımız değildir. Namaza mâni olmadığından dolayı cevâz vermişler. Fes de dışardan gelme. Türkün giydiği başlık kalpakdır. Sonradan kavuğa çevirmişler işi, kavuk giymişler filan. Sultan Mahmud Han, kavuğu kaldırınca, kıyâfet inkilâbı yapmış, o vakit fesi almış koymuş.
Osmanlıda kadınlar yaşmak koyarlar, başlarına hotoz, sırtlarına ferâce giyerler. Budur Osmanlı kadınının giydiği elbise. Yörükler başka türlü giyerler, Türk yörükleri, onlar da müslüman, onlar başka türlü giyiyorlar, onlarınki ayrı. Bu benim söylediğim, İstanbul halkının giydiği kıyâfetdi. Şimdi bunlar herkesi çarşafa sokmaya çalışıyorlar.
Setr, farz Kur`ân'da ama çarşaf diye bir kayıt yok. Allah'ın emri şu, "Cilbâblarını giysinler kadınlar, başlarını örtsünler" diyor Allah. Hattâ bir kadının başı örtülü olsa, iyice kapalı olsa, hep gözüyle böyle dışarıya baksa, konuşurken, konuşması erkeğin şehvetini tahrik edecek olsa, o tesettürde sayılmaz. Acaba anlatabildim mi ne demek istediğimi? Yani o setre girmiş demek değildir.
Evvelâ tesettür kadının kötülüğünden değildir. O ahmak kadının kötülüğünden alır onu. Kadının örtünmesi kadını kötü gözden korumak içindir.
Efendi Hazretlerinin yukarıda işâret etdikleri âyet-i kerîme Sûre-i Ahzâb'daki, "يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِاَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَٓاءِ الْمُؤْمِن۪ينَ يُدْن۪ينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَاب۪يبِهِنَّۜ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا" âyet-i celîlesidir. Bu âyet-i kerîmeye cilbâb âyeti denilmişdir.
Efendi Hazretleri bu sohbetlerinde ibretlik bir hâtırasını da şöyle anlatmışlardı :
Ben bir câmide vaaz ediyorum, orada bir hoca vardı, oranın imâmı. Hasan Efendi diye bir zât, Laz. "Sen kadınlara vaaz ediyisun, ölürsen ben senin namazını kılmam" dedi bana. "İyi memnûn olurum ama ben senin namazını kılarım, sen öl inşallah" dedim. Sonra öldü kıldım ben onun namazını. Ahmağa bak! Kadın bir defa anne. Resûlullah, "El-cennetü tahte akdâmü'l-ümmehât, cennet anaların ayağı altındadır" demiş. Bu rütbe kâfî kadına.
Sonra kadın ne demekdir? Kadın deyince, bunun içinde Fâtımatü'z-Zehrâ var, Peygamber'in parçası. "Yâ Fâtıma enti bid'atün minni, sen benim parçamsın" diyor Hazret-i Peygamber. Cenâb-ı Hatîce var, Hazret-i Âişe var. Onun gözünde bok vardır, dünyayı boklu görür o. Gözünü tathîr etmediği için, gözünde ne varsa öyle görür kâinâtı. Yeşil gözlük takan yeşil görür, kırmızı gözlük takan kırmızı görür, boklu gözlük takan her tarafı bombok görür o.
Câhilin sofusu şeytanın maskarasıdır.
www.muzafferozak.com