13 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
İster şerî'at ehli olsun ister tarîkat ehli olsun, kimin kalbinde kîn, hıkd, düşmânlık filan varsa bunu dîne veya tarîkate yüklemek doğru değildir. Bu, o kişinin noksanlığıdır, aczidir ve kötülüğüdür. Ben hıristiyanlar arasında nice müslümanlar gördüm, müslümanlar arasında nice kâfirler gördüm. Ben mûsevîler arasında nice müslümanlar gördüm müslümanlar arasında nice kâfirler gördüm.
İnsanlık, herkesin birbirinin i'tikâdına hürmetkâr olmasını îcâb ettirir. Bakın ben size İslâmî anlayışı anlatayım. Vaktiyle biz taa Avusturya hududlarından taa Basra'ya kadar, Basra'dan taa Bahr-i Atlas'a, İberik yarımadasına kadar hükmediyorduk, iki deniz yani Akdeniz ve Karadeniz de bizim havuzumuz hâlinde idi. Hangi hıristiyanın kilisesini kapattık, hangi hıristiyanı katlettik, hangisini dînden men' ettik? Herkes ibâdetinde ve tâatında serbest idi. Biz Türkler, hıristiyanlara reâyâ tabîr ederdik. Reâya demek, hakkına riâyet edilenler demekdir.
Câhillerden kork! Bir kimse câhil ise ister hıristiyan olsun, ister yahudi olsun, isterse müslüman olsun ne olursa olsun ondan fenâlık gelir. Câhil adam, müslüman da olsa ondan zarar gelir. Meğer ki îmânını yakîne getirmiş olsun, o zaman zarar yapmaz çünkü Allah'dan korkar. Meselâ, Kıbrıs harekâtında bizim mehmetçik bir Rum askerini vurmuş, yaralı yatan Rum askeri "Mehmed, çok susadım bana biraz su versene" deyince bizimki matarasını çıkarıp suyunu vermiş. Sonradan o Rum askerine "Sen Mehmed'i vursaydın, o yaralı halde yatarken senden su isteseydi sen verir miydin? " diye sormuşlar. "Hayır vermezdim, çeker vururdum" demiş. Erkek adammış doğru söylemiş.