17 Mayıs 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Câmide cemâat yok. On milyon halk var İstanbul'da, on milyon! Oraya bir levha asmışlar, yalan o. Dört milyon bilmem ne falan fıstık. Kafadan atma bir şey o. On milyon halk var İstanbul'da, on milyon! Belki fazlası da var. Bir ucu İzmit, bir ucu Tekirdağ, bir ucu Akdeniz, bir ucu Karadeniz. Her taraf insanla dolmuş. On milyon insan var ama camide cemaat yok!
1938 senesinde İstanbul 325 bin kişiydi, ben bu câmi-i şerîfde müezzindim. Türkiye'nin altı milyon nüfusu vardı. Yâhud on milyon nüfusumuz vardı. Nüfusumuz altı milyondu da, o vakit mahsus on milyon çıkarmışlardı ya neyse. İkindi namazında câmi kapıya kadar doluyordu. O 325 bin kişinin 200 bini de ekalliyyetdi. Rumlar, Ermeniler, Yahudiler vardı. Buna rağmen câmi dolardı. Burada oturanlar da, hep büyük zevât-ı âlî-kadrin mütekâidleriydi. Hâkim mütekâidi, vâli mütekâidi, vüzerâ, vükelâ hep burada otururlardı. Tabii! Hep büyük adamlar, vüzerâ, vükelâ gelir, burada otururlardı. Hicaz mollaları vardı. Bak şu müezzinlerin oturduğu yer var ya, işte orada Ebulula Mardin ile Necmeddin Molla otururdu, yerleri orasıydı.Efendi Hazretleri, o yıllarda Bayezid Câmi-i Şerîfinde sâdece mukâbele okuyan hâfızlar için 486 minder olduğunu, akşam namazlarını cemaatle kılanların oruçlarını açabilmeleri için herkes bir tâne almak şartıyla bir okka zeytin dağıtıldığını yani akşam namazında bile en az 300 kişi olduğunu, öğle ve ikindi namazlarında cemaatin izdihamından dolayı bazen elbise düğmelerinin kopabildiğini söylerlerdi.