24 Ocak 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Siyâset, câmi ve mescidlere kadar girdi. Bazı politikacılar, yalnız milletvekili ve bakan olabilmek hırs ve emeliyle ve büyük gösterilerle câmi-i şerîflere gidiyorlar. Bir defa seçildikden sonra, ne câmi kalıyor ne cemâat!...Yine aynı eserinde, siyâsetden uzak durmaları husûsunda câmi görevlilerine şu nasîhatlerde bulunuyorlar :
İmâm, hatîb ve vâizler, bu kudsî vazîfelerini yerine getirirlerken, şahsî çıkarları ve yararları için, mesleklerinden, şahsiyyetlerinden ve haysiyyetlerinden fedâkârlık etmemeli, basit dünyâ menfaatleri karşılığında görevlerini kötüye kullanmamalıdırlar. Bilhassa halkı irşâd gâyesiyle yapılan dersleri ve okunan hutbeleri siyâsete âlet etmekden son derece sakınmalı ve kaçınmalıdırlar. İmâm, hatîb ve vâizlerin vazîfeleri, halka Allah sevgisini, dîn duygusunu, âhiret kaygusunu, dünyevî ve uhrevî mes'ûliyyetler korkusunu telkîn etmek, peygamber aşkını, ibâdet şevkini, ihlâs zevkini tattırmak, Allah rızâsına nasıl varılacağını anlatmak ve unutulanları hatırlatmakdır. Onun için, derslerde veya hutbelerde her türlü garazdan, ihtirasdan, şahsiyyâtdan ve hele hele siyâsiyyâtdan söz etmek aslâ câiz değildir!... Minber, mihrâb ve kürsüler bu gibi konuların konuşulacağı yerler değildir...