Câmilerimizi Nasıl Aydınlatmalıyız?

19 Mayıs 2019 tarihinde yayınlanmıştır.

Namaz
Ecdâdımızın inşâ ettiği câmilere dikkatlice bakarsak hepsinde bir çok pencere olmasına rağmen gün ortasında bile çok aydınlık olmadıklarını ve hep loş olduklarını farkederiz. Bunun hikmeti şudur ki, hudû' ve huşû içinde ibâdet edebilmenin şartlarından biri de ışığın insanı rahatsız etmeyecek bir seviyede olmasıdır. Ecdâdımız ibâdet ve mescid âdâbını gâyet iyi bildiklerinden câmilerin üst kısımlarındaki pencere camlarını vitraylarla süsleyerek hem ışığın şiddetini azaltmışlar, hem gün ışığını renklendirmişler hem de içeridekilerin göz zevkini okşayacak bir manzara meydana getirmişlerdir. Alt tarafda kalan pencerelerin camları ise şeffaf bırakılmış ama hem duvar kalınlığı hem de güneşin o pencerelere isâbet ettiği saatlerde ışığının şiddetli olmaması sebebiyle buralardan gelen ışık da aslâ rahatsız edici olmamakdadır.

Gündüzleri, gün ışığı ile gâyet dengeli ve ölçülü olarak aydınlatılan câmilerimiz, hava kararınca da kandillerle aydınlatılmışdır. Kandillerden çıkan ışık, gün ışığından gelen ışıkdan daha fazla olmadığı gibi kandil ışığının kendine mahsûs uhrevî bir havası da vardır. Kandillerde hâlis zeytinyağı yakılır, yanma netîcesinde ortaya çıkan is de ziyân edilmez ve arab zamkı ile karıştırılarak yazı mürekkebi yapımında kulanılırdı. 

Sonradan elektriğin gelişi ile birlikte, mevcûd kandillerin içine zeytinyağı yerine ampüller yerleştirilmek sûretiyle elektrikli aydınlatılmaya geçildi. Geçildi ama ilk zamanlar bu aydınlatma da gerek ışık şiddeti gerek ışık rengi bakımından hemen hemen kandil ışığına denk bir aydınlatma idi. Sonradan ne olduysa oldu ve bunların yerlerini, herhalde tasarruflu oldukları için, çok güçlü ışık veren florasanlar ve led ampüller aldı. Hem gereğinden fazla ampül kullanılması, hem de ampüllerin verdiği ışığın rengi, ibâdet edenleri rahatsız eder hâle geldi. 

Yeni yapılan câmilerde ise maalesef yukarıda bahsettiğimiz hususlara pek dikkat edilmediği için, sadece akşamları değil, gündüz vakitlerinde de aşırı bir aydınlık ve insanı rahatsız eden bir ışık var. Çünkü hem pencerelerin çoğu şeffaf hem de sayıları çok fazla.

Umarız ki bir gün müslümanlar, mescidleri asıl aydınlatacak olanın, projektör gibi ışık veren ledler ve floresanlar değil de, huşû' ve hudû' ile kılınan namazlardan, vecd ile yapılan Kur`ân tilâvetlerinden, aşk ile getirilen salât u selâmlardan, yapılan zikirlerden ve çekilen tesbîhlerden doğacak olan envâr-ı ilâhî olduğunu anlarlar.

Bu dem yüzüm süre duram her dem ayım yeni doğar
Her dem bayrâm durur bana yazım kışım yeni bahâr
Bulut gölge kılmayısar benim ayım ışığına
Hem gedilmez doluluğu nûru gökden yere doğar
Listeye geri dön