6 Ağustos 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Adamın biri câmiye devam ediyor fakat onun câmiye devâm etmesi hayra alâmet değil. "El-fitnetü nâimetün laanehullahe men yekazahâ" o kabîlden geliyor.
Hani bir zât gedi bir velîye, dedi "Yâ veliyyallah, ben ne yapayım ki cennât-ı âliyâta dâhil olayım, Allah'ın azâbından kurtulayım, bana bir yol göster" dedi. O da dedi ki, "Sen rakı şişesini doldur, evinde kafayı çek, rakıyı iç ve evde yat uyu, sokağa çıkma, câmiye filan gitme, halk arasına girme". "Yâhu ben kime sordumsa, dediler câmiye gel, cemâate git". "O senin için değil" dedi. "Sen zâlim bir adamsın, câmiye gelirsen, imamla uğraşırsın, müezzinle uğraşırsın, cemaatin kalbini kırarsın, ortalığa fitne saçarsın. Senin yapacağın iş günâh-ı kebâir ama diğer günahlara göre hafifidir o" dedi, "senin belan kendinde kalır" dedi. "Onun için bunu ben sana tavsiye ediyorum" dedi.
O da câmiye filan gelip gidiyor, maksadı câmiye gelmek değil. Oradaki bulunan imamları, hocaları rencîde etsin, onlara sorular sorsun, onları zor duruma düşürsün, mahcûb etsin istiyor. Fakîr'in de hoca olduğunu bilmiyor. Ben hoca değilim ya, kitapçıyım ben. Sabah namazından sonra oturduk kahvede. Geldi on iki imamı sordu, eimme-i isnâ-aşeri sordu bizim câminin imamlarına. Câminin imamının bir tânesi, dersiâm. Fakat o da bilemedi, söyleyemedi. Tabii kendi sahası değil Hazret'in ama ayıp bilmemesi çünkü Âl-i Muhammed'dir, bilmesi lâzım. Neyse bilemedi, sonra fakîr söyledim ona, "Yaz bakayım" dedim, "sana yazdırayım isimlerini, öğrenmek mi istiyorsun" dedim. Halbuki onun gâyesi ortalığı karıştırmak. "Yâhu sen biliyorsun" dedi. "Aklımda kalmış, mektebde okumuşdum vaktiyle, benim hocalığım filan yok" dedim, "ben sıradan bir adamım" dedim. Bir kaç gün sonra geldi bir soru daha sordu hocaefendilere. Celal Efendi var bir tâne, kızdı mı küfür ediyor. Celâlli, ismi üzerinde tecellî etmiş, celâlli. O var, Selahaddin Efendi var dersiâmdan, diğer bir Selahaddin Efendi var, hepsi de âlim adamlar. "Efendim, domuz eti niye yenmiyormuş, neden yenmezmiş? Zîrâ içinde tirişin varmış, tirişin mikrobu kırıldıkdan sonra domuz eti yenir, niye yenmesin yani" diyor. "Allah domuz etini men etdi, içinde mikrop olmak münâsebetiyle" filan diyor, felsefesini yapıyor filan. Sonra bir davâ daha. "İçkiyi içiyorlar, o da günah-ı kebâir. İçki içen adama domuz eti yediremiyorsun. Neden? O da günah-ı kebâir, o da günah-ı kebâir". Hocaefendiler yüzlerini yere çevirdiler, bir o tarafa bir bu tarafa dönüyorlar filan, canları sıkılıyor, üzülüyorlar fakat bir şey de diyemiyorlar. Şirret herif, belâ çıkarmak istiyor. Benim Bektâşiliğim tutdu, dedim bana bak, "Domuz eti yemek, günah-ı kebâirdir. Şarap içmek de günah-ı kebâirdir. Ama müslümanların bazıları şarap içerler fakat domuz eti yemezler. Domuz eti yemek kendi annesiyle yatmak gibidir. Şarap içmek başkasının kadınıyla yatmak gibidir. İkisi de zina bunların ama" deyince, pabuçları aldı yürüdü.
www.muzafferozak.com