Camiye Giren Deveyi Kovalayan Sofular
4 Ağustos 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
HİKÂYE
Yâhu, ne yapıyorsunuz?...Bu bir hayvandır, zavallı nereden bilsin câmiye girilmeyeceğini, bilememiş, bir kere girmiş bulunmuş, yazıkdır, yapmayın, dersini almışdır bir daha girmez!...
Bu hikâyedeki nükte ve remzlere gelince...
Camiye giren deve, henüz kemâle gelmeyen insanların remzidir. Bu gibi insanlar, nerede nasıl davranılacağını bilmez, çoğu zaman âdâba mugâyir hareketler yaparlar. Hikâyedeki sofular, bu gibi kimselere, ağır sözler söyleyerek, haşîn davranarak onları yola getireceğini zanneden câhil insanların misâlidir. Halbuki kemâle gelmemiş insanlara sert davranmak onları daha da beter hâle getirir. Tıpkı üstüne saldırdıkça hayvanın daha çok ürkmesi gibi...Bu gibi insanları ıslâh etmek için onlara yumuşak davranmak, güzel sözlerle yaklaşmak gerekir...Nitekim Cenâb-ı Hakk, "ادْعُ إِلِى سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel güzel öğütle davet et" âyetinde bunu emreder. Resûl-i Ekrem Efendimiz de "Yessirû velâ tuassirû beşşirû velâ tüneffirû" yani "Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız, müjde veriniz nefret ettirmeyiniz" buyurmuşdur...
Hikâyedeki deveyi, isterseniz küçük bir çocuk, dilerseniz haylaz bir öğrenci, isterseniz câmi âdâbını bilmeyen bir müslüman, dilerseniz mübtedî bir dervîş gibi de düşünebilirsiniz. Bu durumda deveyi kovan sofular, câhil ebeveyneler, öğretmenler, câmi görevlileri ve ehliyetsiz mürşidler demek olur...
Fâriğ ol aybın gözteme kimsenin
Tâ ki Hakk setr eyleye aybın senin
Bu hususda Efendi Hazretlerinin sohbetlerinden derleyerek yazdığımız aşağıdaki yazılara da göz atmanızı tavsiye ederim.