Câmiye Gitmek İsteyen Dervîşine Mâni Olan Mürşid

24 Eylül 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Namaz

Dikkat ettiyseniz, kaç defadır hep ucub illetinden bahsediyoruz ve bu illetden kurtulmanın yollarını anlatıyoruz. Bir önceki yazımız da buna dâirdi. Hatırlarsanız o yazıda büyük velî Bayezid-i Bistâmî'nin dervîşlerinin nefsini kırmak için, Ramazan günü halkın gözü önünde oruç bozdurduğundan bahsetmişdik. Bunun sebebi, onları ucuba düşmekden kurtarmak, şöhret âfetinden sakındırmakdı. Ramazan'da oruç bozmanın cezâsı çok ağır olduğu hâlde, ucub tehlikesi başgösterince, kendisi de böyle yapmış ve arka arkaya altmış gün keffâret bir gün de kazâ orucu tutarak, tutturarak nefse ikinci bir acı daha tattırmış, seyr u sülûk ve mücâhede bâbında bizlere büyük dersler vermişdir. 

Şimdi de ucubu kırmak husûsunda, Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinde gördüğüm hattâ defalarca şâhid olduğum bir şeyden bahsedeceğim. Efendi Hazretleri dükkânında sohbet ederken, namaz vakti girip de ezan okunduğunda, orada bulunanlardan bazıları hemen ayaklanır câmiye, cemaate yetişmeye çalışırlardı. Bazıları da oturmaya devam eder, istiflerini bozmazlardı. Bunlar arasında sırf gevşeklikleri sebebiyle câmiye gitmeyenler varsa, Efendi Hazretleri onları îkâz eder, "Haydi namaza koşun, cemaate yetişin" diyerek onları cemaate teşvîk ederlerdi. Bunlarda şaşılacak bir şey yok elbette. Fakat bir de câmiye gitmesine mâni olduğu kimseler vardı. Birisi tam kalkmış gidecekken, "Otur!" der, oturturdu onu. O zât, işin inceliğini bilmez, şaşırır kalırdı. "Acaba Efendi benim namaza gitmeme niye izin vermiyor?" diye düşünürdü. Bir müddet geçdikden sonra, "Haydi sen de git bakalım" der, onu da câmiye gönderirdi.

Bunun hikmeti şudur ki, kâmil bir mürşid, ucuba yâhud riyâya düşme tehlikesi olan dervîşini bilir ve ona göre muâmele eder. Mürşid-i kâmil bilir ki o kimse sevâb alacağım diye câmiye gidecek, daha çok sevâba gireyim diye en ön safa geçecek, erkenden gidecek çünkü ilk sünneti de kaçırmak istemeyecek, onun ecrini de zâyi etmek istemeyecekdir. Bütün bunlar, onda bir ucub meydana getirecek, kendini beğenmeye, ibâdetine güvenmeye başlayacak o kimse. "Var mı benim gibi ibâdet eden, herkes fısk u fücurda, ben ise ibâdet ve tâatdayım" diye düşünmeye ve başkalarını hor ve hakîr görmeye başlayacak. Bu da onun felâketi olacak. İşte bu felâkete mâni olmak için dervîşini bu şekilde men eder mürşid. Hiç namaz kıldırmaz değil hâ, yanlış anlamayın sakın! Bazen farzı kıldırır, nâfileyi kıldırmaz. Bazen nâfileyi de kıldırır ama sevâbını bağışlatır. Bazen bulunduğu yerde kıldırır, câmide kıldırmaz yâhud câmide kıldırır, en ön safda kıldırmaz. Hâsılı onun ucuba düşmesine mâni olmak için ne îcâb ederse yapar mürşid. İşte bu da irşâd mesleğinin inceliklerindendir.

Efendi Hazretleri bir sohbetlerinde buyurdular ki :

Bazı adam var, kestireceksin sakalını onun, sakal yakışmıyorsa ona. "Efendim, nasıl olur, sakal bırakmak sünnet-i seniyye değil mi?". Olmaz! Kestireceksin, çünkü o sakalına güvenir, ucub getirir, cehenneme yuvarlanır o.

Adamın biri kâmil bir mürşide gelmiş, "Efendi ben ne yapayım cennete gireyim? demiş. "Câmiye gitme, cemâate gitme, evinde otur. Biraz rakı götür evine orada iç onu, yat uyu. Öyle geçir ömrünü" demiş. "Yalnız Allah'ı unutma" demiş. Demiş, "Efendi, sen ne yapıyorsun! Mülhid herif! Zındık! Kime sordumsa ben, cennete girmek için câmiye git, cemâate git, namaz kıl dedi, sen beni câmiden, Allah'ın yolundan men ediyorsun" demiş. "Değil evlâdım" demiş, "öyle değil. Biz câmiye gidecek adamları göndeririz câmiye" demiş, "sen câmilik adam değilsin, sen zâlimsin. Sen câmiye gitdin mi, ibâdullahı kırarsın, yapdığın ibâdet boşa gider. Ama evde kalırsan sen, böyle içersen, kafayı çekersen, bu sefer düşünürsen, 'Eyvâh! Ben ne bok yiyorum!' diye, 'eyvâhlar olsun, yandım ben!', kalbinde kırıklık hâsıl olur senin, Cenâb-ı Hakk seni affeder" demiş. "Ama câmiye gidersen, sana ucub gelir, 'Benden daha iyisi yok, herkes cehenneme gidecek, ben cennete gireceğim' dersin, onu kırarsın, bunu üzersin, imamla uğraşırsın, müezzinle uğraşırsın, çünkü zâlimsin sen, onun için câmiye gitme sen" demiş.  

Adamına göre. Öteki geliyor, namazına namaz katıyor, kıl diyor. "Ne kadar namaz kılıyorsun sen?". "Beş vakit". "Olmaz" diyor, "Salât-ı kubur kılacaksın, salât-ı duhâ kılacaksın, salât-ı evvâbîn kılacaksın, teheccüd namazı kılacaksın, ebeveyn namazı kılacaksın" diyor. Bir alay namaz, yetmiş rekat nâfile, beş vakitin üzerine. Ötekine "kılma sen" diyor, "senin daha vaktin var". Îmân etmeyen adam namaz kılar mı be! Namaz îmândan sonradır. Çok adam vardır îmân onun ağzındadır, kalbinde îmân yokdur ki onun. Namaz farz olmaz çok adama. Herkes bilmiyor, diyorlar, "Efendi ne yapıyor?" filan. Çok adama namaz farz olmaz, namaz farz değildir ona. 
www.muzafferozak.com

Listeye geri dön