25 Şubat 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
İnsânın kendi kuvvet ve tâkatıyla Cenâb-ı Hakk'a sülûk ve kurbiyyeti ile Cenâb-ı Hakk'ın ahz u cezbi aralarında olan fark u tefâvüt beyne's-semâ ve'l-arddır. İnsânda olan kuvvet, Cenâb-ı Allah'ın kuvvetine nisbeten yok gibidir. Lâkin şu kadar var ki, cezbe-i hakîkiyye sülûkden sonra olan cezbedir ki bu kısım meczûba sâlik-i meczûb ıtlâk olunur. Meczûb-i sâlik ise mübtedîlerin hâl u şânıdır. İstikâmet etseler müstefîd olurlar, ve illâ felâ.Hazret, diğer bir mektubunda da cezbe ile Hakk'a kurbiyyetin ibâdet ile kurbiyyetden çok daha süratli olduğunu, bunları karınca ile trenin hızlarına teşbîh ederek îzâh buyuruyorlar :
Ekâbir-i dînin müntehâ-yı arzuları Cenâb-ı Hakk'a tekarrübden ibâretdir. "Lâ yezâlü 'abdî yetekarrabü ileyye bi'n-nevâfili" hadîs-i kudsîsinde beyân edildiği üzere (bu kurbiyyet ibâdet ile olur). Lâkin 'abdin kendi ibâdeti ile vâki' olan kurbiyyet ü meşy ü hareketi, Cenâb-ı Zü'l-Kuvveti'l-Metîn Hazretlerinin cerr ü cezbine nisbeten bir karıncanın reftârıyla bir şimendiferin kat'-ı menâzilindeki farkdan daha ziyâdedir.Bir tarîka girip, Allah yolunda nefsi ile mücâhede ederek seyr-i sülûk eden sâlikler, büyük meşakkatler çekmelerine rağmen pek fazla yol kat edemezler. Tâ ki Cenâb-ı Hakk'ın fazl u rahmeti erişip de kendilerine cezbe-i Rahmân erişinceye kadar. Cezbe-i ilâhîye nâil olarak Allah tarafından cezbedilen sâlik, daha önce kendi gayreti ve mürşidinin himmeti ile yıllarca aşamadığı mesâfeleri, cezbe-i Rahmân ile bir anda aşar ve hemen Hakk'a kurbiyyet peydâ eder. İşte bu yüzden, "Cenâb-ı Hakk'ın cezbelerinden bir cezbe, bütün kulların ameline denkdir" denilmişdir.