Cenâze Merâsiminde Tabutun Neresinde Durmak Lâzım?
29 Nisan 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
HİKÂYE
Nasreddin Hoca'ya gelen bir takım gençler, "Hocam! Aramızda münâkaşa ettiğimiz bir konu var, bir türlü anlaşamıyoruz, sana sormaya geldik" demişler. Hoca "Peki sorun bakalım" deyince, "Cenâze merâsiminde tabutun önünde mi durmak lâzım, yoksa arkasından mı? Kimimiz önünde durmak lâzım diyoruz, kimimiz de arkasında, sen ne dersin" demişler. Hoca, "Siz tabutun içinde olmamaya bakın da ne tarafında durursanız durun" demiş.
NÜKTE
Hoca'nın her hikâyesinde olduğu gibi bunda da zarîf nükteler vardır. Bunlardan en mühimi şudur. Her mes'elenin bir can alıcı noktası, bir aslı ve esası, bir özü, bir de teferruatı vardır. Çoğu insanlar mes'elelerin özüne nüfûz etmek yerine teferruatıyla uğraşıyor ve çoğu zaman o teferruat içinde kayboluyorlar. Hattâ bazıları mes'elenin özüyle hiç alâkası olmayan bir takım şeylere o kadar kıymet ve ehemmiyet veriyorlar ki işin özü ve ma'nâsı tamâmen unutuluyor, kayboluyor. Öz ve ma'nâ rûha, şekil ve teferruat ise bedene benzer. Özü ve ma'nâsı kaybedilmiş olan şeyler, rûhsuz beden misâlidir. Rûhu olmayan bir beden hiç bir işe yaramayacağı gibi bir müddet sonra kokuşmaya da başlar ve yedi mahalleyi rahatsız eder.
Sûrete etme nazar sîrete bak
Listeye geri dön