31 Ağustos 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Büyük mürşidlerimizden İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri buyuruyorlar ki :
Cinân-ı semâniyyenin her biri yüz dereceyi müştemildir. Nîrân-ı seb'anın yüz derekeyi iştimâli gibi. Ve her bir derece ve dereke dahi nice bin derece ve derekeyi câmi'dir. Ve a'lel-cinân cennet-i 'adndir ki makâm-ı rü'yetdir. Ondan sonra cennet-i firdevs, ondan cennet-i huld, ondan cennet-i na'îm, ondan cennet-i me'vâ, ondan dârü's-selâm, ondan dârü'l-makâmdır. Ve vesîle dedikleri cinân-ı mezkûrenin en a'lâsıdır ki makâm-ı Muhammediyyedir. Dünyâda Ravza-i Mutahhara onun sûretidir.
Ve ehl-i cennet dört tâifedir ki, enbiyâ ve evliyâ ve ulemâ ve mü'minûndur. Enbiyâ erbâb-ı vahy ve evliyâ ashâb-ı keşf ve ulemâ ehl-i nazar ve istidlâl ve mü'minler onlara mukallid olanlardır. Ve bu esnâf-ı erba'a makâm-ı rü'yetde tefâvüt üzerine cülûs edip rü'yetde dahi basîretleri mikdârı tecellî vâki' olsa gerekdir ki ona cennet-i ma'neviyye derler. Yani cennet-i mahsûse olduğu gibi cennet-i ma'neviyye dahi vardır. Ve rü'yet fi'l-hakîka cennet-i ma'neviyyenin âsârındandır. Eğerçi hâriçde emr-i hissîdir. El-hâsıl hazz-ı cesed olan na'îm, cennet-i sûriyyeye muzâf ve nasîb-i rûh olan zevk, cennet-i ma'neviyyeye mensûbdur ki cennet içinde cennet dedikleri budur.
Bu lisâna âşinâ olmayanlar için kısaca îzâh edelim :
Sekiz cennetin her biri yüz derecedir. Yedi cehennemin yüz tabaka olması gibi. Her bir derece ve tabaka da nice bin derece ve tabakaya ayrılır. En yüksek cennet, adn cennetidir ki rü'yetullah makâmıdır. Ondan sonra sırasıyla firdevs, huld, na'îm, me'vâ, dârü's-selâm ve dârü'l-makâm cennetleri gelir. Vesîle dedikleri bütün bu cennetlerin an yüksek derecesidir ki Resûl-i Ekrem Efendimize mahsûsdur. Medîne-i Münevvere'deki Ravza-i Mutahhara onun sûretidir.
Cennet ehli şu dört sınıf insandır. Peygamberler, velîler, âlimler ve mü'minler. Peygamberler vahiy erbâbı, velîler keşif erbâbı, âlimler fikir ve ahkâm ehli, mü'minler ise bunlara tâbi olanlardır. Bu dört sınıf rü'yet makâmında aynı seviyede değillerdir. Herkese basîreti mikdarı rü'yet tecellîsi olur. Buna da manevî cennet derler. Cenâb-ı Hakk'ı görmek işte bu manevî cennetin alâmetlerindendir. Hâsılı, cesedin hazzı olan nimetler, şeklî cennete, rûhun nasîbi olan zevk ise manevî cennete âiddir ki cennet içinde cennet dedikleri de budur.