Cerrâhî Âsitânesinin Yapılışı

22 Kasım 2016 tarihinde yayınlanmıştır.

Cerrahiyye

Bir önceki yazımızda, Âsitâne-i Hazret-i Pîr'in yapılışını anlatırken sözü uzatmamak için kısaca bahsettiğimiz bir menkıbeyi ehemmiyetine binâen şimdi tafsîlâtı ile yazmak istiyoruz...

Köstendilli Ali Efendi'den yedi sene feyz alarak 1115 (1703) senesinde hilâfet ve icâzet alan Hazret-i Pîr Efendimiz, Karagümrük’deki Canfedâ Hâtûn Camii’nin sağ tarafında, mürşidinin bendegânından Müezzin İsmail Efendi tarafından yaptırılmış olan, halvethâneye mürşidinin şu emri ve müjdesi ile gönderilmişdi : 
“Oraya azîmet edip refîklerin ile halvetnişîn olacaksınız ve an karibi’z-zamân o civârda bir hankâh-ı şerîf küşâd olunacak ve ilâ âhiri’l-ömr neşr-i envâr-ı fuyûzāt-ı tarîkatla meşgûl olmanız mukadderdir...” 
Meâlen ifâde etmek gerekirse, Köstendilli Ali Efendi Hazretleri "Arkadaşların ile oraya gidip, ibâdet ile meşgûl olun, en kısa zamanda orada bir dergâh yapılacak ve sizler de ömrünüzün sonuna kadar halkı irşâd ile meşgûl olacaksınız" buyurmuşlardır...Hazretin "Refîklerin/Arkadaşların" dediği zevât ise bilâhare Hazret-i Pîr Efendimizin halîfeleri olacak olan, iki kıymetli bendesidir...

Hazret-i Pîr Kuddise Sırruh Efendimiz, mürşidinin maiyyetine verdiği refîkleri Süleyman Veliyyüddin Efendi ve Mehmed Hüsâmeddin Efendi ile birlikte Balat iskelesine çıkmış, sora-sora câmi‘-i şerîfin sokağına gelmişler. Kendilerini beklemekte olan Müezzin Efendi'ye tesâdüf ederek, câmi‘-i şerîfin nerede olduğunu sormuşlar. Cevâben : “Siz Nûreddîn Cerrâhî değil misiniz?” deyince, Hazret-i Pîr Efendimiz : “Siz de bizi beklemekte olan Müezzin İsmâil Efendi değil misiniz?” diyerek cevap vermişler. İsmâil Efendi, halvethâne-i şerîfin anahtarını Hazret-i Pîr Efendimize teslîm edip berâberlerinde halvethâneye getirmiş...Hazret-i Pîr Efendimiz orada halvetnişîn olup, ibâdet ve tâat ile meşgûl olmuşlar...

Hazret-i Pîr Efendimiz bu mahall-i mübârekede halvetnişîn olarak ibâdât u taât ile meşgûl olmakda ve erbaîne devâm etmekde iken, vakit namazlarını cemaatle kılmak için her vakit câmiye çıkarlarmış. Câminin yanındaki konağın sâhibi Tahtabaşı Bekir Efendi, her namaza geldiğinde: “Bu dervîşlerin höykürmesinden uyku uyuyamıyorum, sabah namazlarına kalkamıyorum, bunlar bizi iz‘âc ediyorlar" gibi bir takım yakışıksız sözlerle Hazret-i Pîr’i cemâatin içinde rencîde eder fakat Hazret-i Pîr Efendimiz bu acı sözlere sabreder ve hiç cevap vermezlermiş...Bekir Efendi, bir cum‘a günü namazdan sonra küstahlığını artırmış, yine kalb kıracak tarzda acı sözler söylemiş... Hazret-i Pîr Efendimiz de her zamanki gibi, tahammül edip, hiç cevâp vermeyerek, halvethânesine girmişler. O gün Bekir Efendi evindeki merdivenden düşerek, felç olur. Aklı başına gelince ev halkına : “Ben bugün dervîşlere fazlasıyla dil uzattım...Çağırın o Hazret'i gelsin, beni okusun” der... Onlar da gelip, Hazret-i Pîr Efendimizi da'vet ederler. Hazret-i Pîr, ricâyı kabûl edip, hastayı okumak için Bekir Efendi'nin konağına gider...Bekir Efendi, Hazret-i Pîr'e hitâben “Eğer ben bu hastalıktan vefât edersem cenâze namazımı siz kıldırın, tezkiyemi ve duâmı da siz yapın...Hakkınızı da helâl edin”diye ricâda bulunur ve hâdiseden üç gün sonra vefât eder. Cenâzesini aynı câminin musallâsına getirirler. Vasiyyeti gereğince Hazret-i Pîr Efendimiz, cenâze namazını kıldırdıktan sonra “Ey cemâat-i müslimîn! Bu Bekir Efendi, şimdi bir iyice âdem oldu. Biz böylece şehâdet eder ve kendisine hukûk-ı âhireti helâl ettik, sizler de kendisinin iyiliğine şehâdet ederek hukûk-ı âhireti helâl ediniz” deyince Hazret-i Pîr’e iftarlık gönderen komşusu Hacı Molla Efendi Hazret-i Pîr Efendimizee hitâben : “Sizin gibi bir kutb-ı âlemin iyiliğine şehâdet ederek hukûk-ı âhireti helâl buyurduğu bir meyyitin iyiliğine, cümlemiz de  şehâdet ederek hukûk-ı âhireti helâl ettik” demişdir. Meğerse Hacı Mollâ Efendi, ârif-i billâh Şeyh Ahmed Şernûbî Hazretlerinden naklen, ârif-i billâh Şeyh Muhammed Bulkûnî Hazretlerinin te’lîf buyurduğu Tabakâtü’l-evliyâ nâmındaki eserini görmüş, 1115 [1703] senesi içinde Nûreddîn Cerrâhî Hazretlerinin zuhûrunu beklemekde olan zevâtdan birisi bulunduğundan Hazret-i Pîr Efendimizin şânını ilân etmişdir...
Bekir Efendi ölünce konak satılığa çıkar, müzâyede usûlü ile satılacağı için dellâl çıkartılır...Hazret-i Pîr Efendimiz, dellâlı çağırıp : “Konağın fiyatı kaça çıkarsa çıksın bizim adımıza sen arttır, biz tâlibiz” diye tenbîh eder. O gece, pâdişâh Sultân 3. Ahmed'in rü’yâsında, Sultânü’l-Enbiyâ Efendimiz  görünerek, o konağın alınıp Hazret-i Pîr’e verilmesini emreder...Meşhûr Dârüssaâde Ağası Hacı Beşîr Ağa'nın da rü’yâsında Hazret-i Pîr Efendimiz görünerek konağın alınmasını emretmişdir. Ertesi gün pâdişâh ile Hacı Beşîr Ağa görüşdüklerinde, her ikisi de rüyâlarını birbirlerine söylerler. Pâdişah, sarayda ikinci imâm olarak vazîfe yapan Yahyâ Efendi'yi konağın bedeli olan 300 altın ile Hazret-i Pîr Efendimize gönderir...Hazret-i Pîr Efendimizin huzûruna gelen İmâm-ı Sânî Yahyâ Efendi, parayı teslîm ederken Hazret-i Pîr Efendimiz, üzerinde oturmakta oldukları seccâdenin ucunu kaldırır ve Yahyâ Efendi, seccâdenin altında bir hazîne müşâhede eder. Hazret-i Pîr, “Bizim mangıra ihtiyâcımız yokdur. Murâdımız bir dergâhın binâ ve küşâdıdır” buyurur. Bu hâli gören Yahyâ Efendi hemen Hazret-i Pîr Efendimizin ayaklarına kapanır ve kendisinin de bendeliğe kabûl buyurulmasını ricâ eder. Saraya dönüp, pâdişâha bu müşâhedesini anlatır ve sôfiyye yoluna girebilmek için imâmet vazîfesinden affını ister...Yahyâ Efendi’nin bu ricâsı kabûl edilir...O da derhal halvethâne-i şerîfe gelir ve Hazret-i Pîr Efendimize bende olarak diğer iki refîkine katılır...

İşte bu hâdiseden sonra o konak satın alınarak yıktırılır ve yerine bu dergâh inşâ edilir...Dergâhın açılışında, Hazret-i Pîr Efendimiz, cümle kapısından içeri girerken, şu hadîs-i şerîfi okumuşlardır :

 قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَ عَلَى اَلِهِ وَ سَلَّمَ 
 مَنْ اَذَى جَارَهُ وَرَثَهُ اللهُ دَارَهُ   
Kim komşusuna eziyet ederse, Allâh, onun evini komşusuna verir...
Listeye geri dön