Cimriler Zelîl Olur Cömertler Azîz Olur

16 Haziran 2019 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet

HİKMET

Buyurur girü ol Sultân-ı a’lâ
Sözü cân halkına şekkerden ahlâ

Ta'âmın bezl eden eshâya erzâk
Şu denli ola esra' etme eşfâk

Ki sikkîn olmaya esra' o denli
Ba'îrin hörgücünde anla belli

Buyurmuş hem girü ol Şâh-ı esrâ
Hudâ'nın kulları var şöyle vâlâ

Ona vermiş ni'amdan Rabb-i Hâdî
Ki nef'in göreler ondan 'ibâdı

Eğer kat' ola ondan ol menâfi'
Alır ol ni'metini Rabb-i Nâfi'

Verir bir âhara tâ ede bezli
Gel imdi etme buhlü gözle 'adli

HİKÂYE

Vâr idi bir zamân bir hâce mâldâr
Onu etmişdi dünyâ hubbu bîmâr

Varup dükkânına ol çîn seherden
Alup satardı kâlâ vü güherden

'Azîmet eyleyüp beytine akşâm
Hesâb eylerdi kesbin onda sersâm

Ne cum'a bilir idi ne cemâ'at
Ne hacca eylemişdi ol 'azîmet

Ne verirdi tasadduk ne zekâtı
Dahi yâd etmez idi seyyiâtı

Ne şefkat vâr idi onda ne hürmet
Ne rahmet vâr idi dilde ne re'fet

Fakîre etmez idi iltifâtı
Gurûr almışdı ol pür-seyyiâtı

Koyup bir demde eyvânında kürsî
Hutâmında ederdi bahs ü dersi

Önünde saf tutupdu cümle gılmân
Hesâb eylerdi mâlın ehl-i hisbân

Görüp bu şevketin bir ehl-i iflâs
Çü fakr ucundan olmuşdu nesnâs

Teveccüh kıldı tâ 'arz ede hâli
Ola mâl ile onun hoş meâli

Görüp hâce gelişin mahzarına
Hemân emr etdi kulundan birine

Ki döndür gelmesin bunda o bed-hâl
Ne lâyıkdır benim katımda erzâl

Çü emr erdi kula döndürdü onu
Edip tahkîr ile zecr-i hevânî

Sıdı 'ırzını gönlün etdi tâlân
Tuz ekdi yarasına onda nâdân

Hemân dem açdı yaşın etdi bir âh
Semâya saldı çarhı onda nâgâh

Der ey dânende-i esrâr-ı pinhân
Kime 'arz ede hâlin ehl-i hizlân

Benim hâlim sana bu demde ma'lûm
Ne diye dergehinde 'abd-i mazlûm

Bu hâl ile çün etdi bess-i şekvâ
Neler izhâr eder gör emr-i Mevlâ

Hemân cûş etdi ol dem lutf u kahrı
Fakîre sundu tiryâk ona zehri

Çü hâletle olupdu onda da'vât
Açıldı ona ebvâb-ı 'atıyyât

Fakîrin hâli erişdi nizâma
Ma'âşı erdi gün gün intizâma

Eline toprak alsa zer olurdu
Kosa cebine taş gevher olurdu

Muhassal hâce oldu yapdı hâne
'Atâya başladı pes merdümâne

Kaçan bir müflisin hâlinden âgâh
Olaydı yoklar idi onu her gâh

Sehâsı arttığınca artdı mâli
Sehâ oldukça hûb oldu meâli
Çü kahrından açıldı hâceye fâl
Nuhûsetden haberler verdi ahvâl

Zeri ke'sinde kosa hâk olurdu
Cevâhir alsa deste çâk olurdu

Dönüp aksine çarhı buldu hizlân
Telefler erdi mâla buldu hüsrân

Kimi hark u kimi gark ile gitdi
Kimisin sârık aldı kimi yitdi

Vefâ etmez olup dahline harcı
Zarûret cebr edip pes etdi borcu

Bu dem esbâbını bâzâra koydu
Nuhûset bâdına onu savurdu

Hemîn iflâsa yüz tutdu o miskîn
Nesi var ise satdı kaldı gamgîn

Kalıp ol bir kulu bâzâra saldı
Fakîr evvel onu bildi ve aldı

Bu defa derbeder oldu o hâce
Bulamaz oldu köşe yata gece

Gehî külhânda gâh vîrânelerde
Yatup demezdi kimse onu nerde

Hudâ bir kuluna irgürse nikmet
Ona el vere her yerden zarûret

Akârib olısar ol dem akârib
Görüp hande ediserdir ecânib

Mahalle segleri gördükde onu
Gülüp sırıtısar ona nihânî

Fakîr-i evvele lutfundan ebvâb
Açılup şehr içinde oldu erbâb

Sehâvetle şu denli buldu şöhret
Ederdi her kimesne ona gıbtat

Bu na'mâ şükrüne ederdi in'âm
Bulurdu her kimesne onda ikrâm

Meğer günlerde bir gün kâmrâne
Oturmuşdu kapıda merdümâne

Tapusunda dururdu ol gulâmı
Ki satmışdı onu ol intikâmı

Be-nâgâh geldi ol evvelki hâce
Diler kim ede buna 'arz-ı hâce

Bilüp ol kul ona ol dem yüğürdü
Bu ahvâli hemîn ona değürdü

Ki bu redd etdiğin ol mübtelâdır
Bu demde hâli hoşdur pür-'atâdır

Revâ olmaz edesin 'arz-ı hâcât
Ki olmuşdur arada ol şenâat

İşidüp onu müflis oldu haclân
Dolundu ol mahal lerzân u sûzân

Çü vâkıf oldu hâce işbu hâle
Kığırdı kulunu tutdu suâle

Ki niçin ol fakîri dönderipsin
Onu gayrı kapıya gönderipsin

Sa'âdetdir benim kapımda sâil
Ki onunla oluram ecre vâsıl

Beni müflis iken Hakk hâce etdi
Görüpsün hâcene redd ile n'itdi

Yürü var döndür onu tîz getirgil
Ne dilerse bu dem onu bitirgil

Ve illâ korkudur tebdîl-i ahvâl
Olup hizlân ile hoş gelmeye fâl

Çü hâce kula etdi bu 'itâbı
Zarûretle haber verdi cevâbı

Ki evvelki efendimdi o miskîn
Görürem 'arz-ı hâle geldi gamgîn

Hacâletden sakındım onu şâhım
Budur redd etmeden onu günâhım

Çü duydu hâce onu yandı cânı
Şükürler kıldı Rahmân'a nihânî

Dedi lâzım durur bizden 'atıyyât
Gerekdir iltesin bu dem hediyyât

Sebeb oldu bize erdi sa'âdet
Bizim'çün erdi ol şahsa nuhûset

Hemîn ol demde etdi ona in'âm
Libâs u nakd u kâlâ birle en'âm

Ki şükr etmiş ola ol ni’metine
Erişmeye nekâl ü nikmetine
NASÎHAT

Bu minvâl üzre geldi çün sana fâl
Yürü gam çekme kıl tebdîl-i ahvâl

Eğer buhlün var ise kıl sehâvet
Sehâvet ehli isen zî-sa'âdet

Bu ma'nâdan buyurmuş yine ol Şâh
Rumûz-ı muktedâdan olgıl âgâh

Ne denli çok ola bir kulda ni'met
O denli olısar onda me'ûnet

Tahammül etmese ger zahmetine
Zevâl kasd eylemişdir ni'metine

Gel imdi hudâvend eyleme âr
Hudâ'nın kullarına hâdim ol var

Sana ni'metleri çün etdi in'âm
Onu sen başka yeme misl-i en'âm

İşitgil bu eserden İbn-i Semmâk
Demişdir ol bunun fehminde derrâk

Acebdir bu ki dâim sâhib-emvâl
Verir mâl-ı 'azîmi budur ahvâl

Satın alır onunla şol gulâmı
Ki dil bilmez kamu emrinde 'âmî

Vâr iken merd-i kâmiller katında
Edinmez cüz'î ihsân ile bende

Sehâ bâbında çok ahbâr u âsâr
Kamusu zikr olunmak olur iksâr

Velî şol denli kim geldi beyâna
Kifâyet eder ol hâzır olana

Eğer hâzır değilse evde kalbi
Emek zâyi'liğidir dakk-ı bâbı

Şemseddîn Sıvâsî
Kuddise Sırruh
Listeye geri dön