Cimrilik İlletinden Kurtulmanın Çâreleri

18 Haziran 2019 tarihinde yayınlanmıştır.

Buhl

HİKMET

Sehâdan çün biraz sundum nevâle
İşit buhlü diyem ondan makâle

Şekâvetden açılır sana bu bâb
Düriş yap bunu sedd eyle ey şâb

Eğer buhlün kapısı ola meftûh
Gelir a'vân- şeytân zâr olur rûh

Sehâ bâbını sedd eyler ol a'vân
Açılır buhle lâyık onda dükkân

Neye baksan görürsün fakr-ı hâzır
Olursun bezl ü cûd emrinde kâsır

Tamâm selb olur onda inşirâhın
Kalır çâh-ı rezâlet içre rûhun

Çün olmaya cihânda bezl ü cûdun
Yemişsiz ağaca döner vücûdun

Yâhûd şol çeşmeye benzer misâli
Ki akmaz münkatı' âb-ı zülâli

Dahi şol hâneye benzer müzeyyen
Velâkin şenliği yok bir kuru ten

Onunçün zemm eder ol Rabb-i Mennân
Dilersen bilesin gel oku Kur`ân

وَلَا يَحْسَبَنَّ الَّذ۪ينَ يَبْخَلُونَ بِمَٓا اٰتٰيهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِه۪ هُوَ خَيْراً لَهُمْۜ بَلْ هُوَ شَرٌّ لَهُمْۜ سَيُطَوَّقُونَ مَا بَخِلُوا بِه۪ يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ وَلِلّٰهِ م۪يرَاثُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ۟
"Allah’ın lutfedip kendilerine verdiği nimetlerde cimrilik yapanlar, zannetmesinler ki bu, kendileri için hayırlıdır, bilakis, bu onlar için pek fenâdır. Cimrilik ettikleri şey de kıyâmet gününde boyunlarına dolanacakdır. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdârdır" 
Sûre-i Âl-i İmrân,  180

"Aman aman! Cimrilikden son derece sakının çünkü sizden öncekileri cimrilik helâke götürmüşdür. Cimrilik, onları kan dökmeğe ve kendilerine yasaklanan şeyleri helâl tanımaya sürüklemişdir" 
Hadîs-i Şerîf
NASÎHAT

Bu minvâl üzre ger ahbâr u âyât
Yazılır olsa yoktur ona gâyât

Velî İhyâ'da ol Şeyhü’l-Gazâlî
Biraz yazmışdır al ondan nevâli

İşitdin Sa'lebe'nin mâcerâsın
Yeter ol sana n'eylersin verâsın

Ki buhlü âhir irgürdü nifâka
Gel imdi terk-i buhl et er vifâka

Nihâdında vâr ise zerre îmân
Ya etdinse sehâ dersinden iz'ân

Bilirsin kubhunu buhlün tamâmet
Eğer olmasa da ahbâr u âyet

Ki buhlün kubhunu her tab'-ı sâlim
Bedâhetle bilir ümmî ve 'âlim

Çü bildin şer' u 'örf ile bu râyı
Taleb kılmak gerekdir pes devâyı

Budur ol edesin mevti tefekkür
Dahi mâlın firâkından tezekkür

Ki âhir mevt eriser kalısar mâl
Değer gayrılara müşkil olur hâl

Huzûrun el sürer senden hesâbın
Dilerler bu sefehdir ver cevâbın

Diye bu nefse eyle serzenişler
Nedâmetle kıl ona ilenişler

Bu buhl ile ölen mevtâyı yâd et
Bilip fehvâ-yı buhlü nefse dâd et

Ki cem' etmişdi mâlı mihnet ile
Koyup mâlını gitdi hasret ile

Gidip şîrinliği erişdi şûru
Sürûru gitdi ve geldi sübûru

Mübeddel oldu pes azbî 'azâba
Gülü hâra dönüp âbı serâba

Safâsın el sürer kendi 'azâbın
Veriser habbe habbe gör hesâbın

Dahi yâd et cihânda eshiyâyı
Ki hüsn-i nâm ile bulmuş bahâyı

Ki etmişler Hudâ yolunda infâk
Olupdur her biri memdûh-ı âfâk

Şular kim buhl ile mevsûf olupdur
Cihânda kubh ile ma'rûf olupdur

Anılsa zemm ile bed yâd ederler
Sâni'inden onun feryâd ederler

Nedir mâldan murâd olan cihânda
İki şeydir onu bil düşme bende

Biri dünyâda görmektir menâfi'
Tasarruf eyleye kılmaya zâyi'

Yeyip yedirme ve giyip giyirmek
Müdârâçün gehî a'dâya vermek

Bu vech ile edersen ger tasarruf
Bulursun mâl-i dünyâdan tasannuf

Ve illâ buhl ile ger etsen imsâk
Berâberdir ona ahcâr ile hâk

Ki kesende ya taş yatmış ya altın
Onun nef'i görülmez olma meftûn

Değildir zât-ı dünyâ kendi mahbûb
Velî hizmet için kılındı mergûb

Onu mahdûm edip sen hâdim oldun
Onun hıfzında dâim 'âzim oldun
Şuna benzer bu dünyânın misâli
Onat fehm eyle budur hasb-i hâli

Satın aldındı 'abd-i esved-i renc
Kerîhü'l-manzar ü sûretde iğrenç

Velî hizmette şöyle cüst u çâlâk
Murâd fehm etmede haylice derrâk

Gehî nâna salarsın gâhi âba
Gehî heyzim için kûh-ı harâba

Gehî bâzâra ve geh rûstâya
Gider emrin olıcak her fenâya

Bu sa'yinde hîç kimse ta'yîb
Edip levm ile kılmaz ona ta'zîb

Velî şol dem ki ol 'abd-i hasîsi
Edinip suffe sadrında celîsi

Onu sadra geçirip hizmet eyler
Habîs cânına cevrin minnet eyler

Geçip karşısına kendi gulamvâr
Buyur şâhım dese çün câşık-ı zâr

Onu her kim görür inkâr ediser
Benî nevci be-külli câr ediser

Ki ne işdür bu kim bir 'abd-i esved
Oturmuş hâce-veş der-sadr-ı mesned

Eder ol hâcesi i'zâz u ikrâm
Olup emrine râm zî-merdüm-i hâm

Gerekdi sala onu nân u âba
Gehî ma'mûra ve gâhî harâba

Ferâğ üzre olaydı kendi 'âbid
Nihâyet seyri olaydı mesâcid

Gel imdi ol bahîl-i merd-i nâkâm
Ki dünyâya eder hizmet her seher şâm

Ne bîgâne bulur nef'in ne biliş
Hemân bunun gibidir onda bil iş

İkidir dünyâdan maksûd-ı aslî
Beyân edem birin dinle bu faslı

İkincisin işit ermiş murâda
Budur zâd edine dârü'l-me'âda

Verip mâlın ala onunla cennât
Varıp hâzır bula onda mesûbât

Ki kabrine onu etmişdi îsâl
Hemîn vardıkda kabre bula derhâl

O dem mûnis ola def' ola vahşet
Çerâğ ola önünde gide zulmet

Kara yerde olup bâlîn ü pister
Dahi eğninde ola hulle ola bihter

Budur maksûd olan dünyâdan ey cân
Velî fehm etmedi her merd-i nâdân

Elinden çıkmadan beyzâ ve hamrâ
Göremez kimse nef'in çekme sevdâ
HİKÂYE

Rivâyet olunur şâh-ı Alî'den
Velâyet ma'deni merd-i velîden

Tutupdu iki destinde birer zer
Dedi yârâna dinlen ey birâder

Elimde durduğunca işbu dînâr
Ne ıssı göriser nef'in ne ağyâr

Kaçan kim çıka destimden beher hâl
Görünür onda nef'i böyledir hâl

Deyip birisini bâzâra saldı
Gelip envâ'-ı ni'met hoş yenildi

Birin ashâb-ı fakra kıldı in'âm
Gönüller yapdı vü buldu nice kâm

Dedi nef'i henüz oldu müşâhed
Biri bunda biri 'ukbâda sermed

NASÎHAT

Bu sözler ki sana bast etdim ey cân
Bulardır her her biri ma'cûn-ı 'irfân

Bahîllik birle bozmuşdun mizâcı
Bu ma'cûn ile gel eyle ilâcı

İşit bu sözleri ey tuhme-i mâl
Yürü kayy eyle kurtul etme ihmâl

Ve illâ sende esbâb u alâmet
Helâkinden haberdir deme heyhât

'İlâc-ı 'ilmîsini sana hâce
Beyân etdim işitdin muhtasarca

Diyem bu def'a ma'cûn-ı 'amelden
Hudâ hıfz eyleye buhl ile halelden

Tekellüf ede bezle merd-i ebhâl
Ki tedrîc ile ola bezl-i eshel

Ayak ayak çıka bu nerdübâna
Ki budur vaz-ı eshel merdümâna

Hecâdan başlatırlar tıfla dersi
Makâm olunca ona fevk-i kürsî

Gerekdir evvelâ fülüs ile i'tâ
Ki tâ nefsini tavtîn ede bezle

İkinci dirhem ü dînâra âgâz
Edip düşdükçe ondan vere az az

Libâs u kisve ve mat'ûmdan infâk
Edip kalbi sehâdan bula işrâk

Şu dem ki duya lezzet ol sehâdan
Emîn ol dahi el çekmez 'atâdan

Bu dem hubsundan çü sıhhat bula ma'lûl
Olur merdûd iken matbû' u makbûl

Velî bilmek gerek evvel emirde
Kaçan niyyet ola vermek zamîrde

Gerekdir ede ta'cîl-i 'atıyyât
Ki derler "inne fi't-te'hîri âfât"

Mebâdâ yol bulup iblîs-i tesvîl
Ona vermeye bu niyyetde tebdîl

Onunçün Şeyh-i Bûşenc merd-i ekrem
Kazâ-yı hâcete girmişdi bir dem

Çıkardı gömleğin eğninden ol ân
Kığırdı hâdimine verdi ey cân

Ulaşdır tîz bunu hâlâ fülâna
Kim ol ahvec durur etme bahâne

Dedi hâdim ona ey şeyh-i ekrem
Niçin sabr etmedin çıkınca bir dem

Dedi havf eyledim ki nefs-i ma'lûl
Rücû' ede bu işden kala ma'lûl

Budur lâyık ki vermişken rızâyı
Verem onu tutam râh-ı sehâyı

Pes imdi lâyık olmuşdur bahîle
Tekellüfler çeke hem ede hîle

Ki hattâ buyurur Şeyh-i Gazâlî
Ne dikkatler eder anla kemâli

Revâdır ki bahîl-i şerr-i âfâk
Riyâ ile ede mâlından infâk

Ki insân mâil olmuşdur senâya
Husûsâ nisbet olunsa sehâya

Buhl hubsundan ede çün ki tathîr
Riyâ def'ine kıla sonra tedbîr

Necâset ile gör debbâğ-ı üstâd
Mülevves cilde nice eyler irşâd

Habâsâtından olur çün deri pâk
Olur su ile sonra girdesi pâk

Diler sütden kese sıbyânı dâye
Düzer lu'b u hevesden ona vâye

Şu dem ki lezzet-i şîri ferâmûş
Eder kılar o lu'bından elin boş

Gel insâf ile bak buhlün mizâcı
Ne resmedir riyâ olur 'ilâcı

MÜNÂCÂT

İlâhâ kâm-bahşâ dil-nevâzâ
Kerîmâ mün'imâ ve çâre-sâzâ

Kapından özge kande vara bende
Çü sende bulunur dermânı sende

Çü bîmârem işim dermâna bakmak
Fakîrem bakışım ihsâna bakmak

Beni hôr etme çün geldim vücûda
Elim irgür bu dem ağsân-ı cûda

Buhlden koma yâ Rab bende şemme
İrgür tiryâk-ı cûdundan bu semme

Şifâ ver bana bu nev'a marazdan
Koma lutfunla zâtından 'arazdan

Budur âhir sözüm ey Kâdir-i pâk
Keremden kıl benim ahlâkımı pâk

Şemseddîn Sıvâsî
Kuddise Sırruh
Listeye geri dön