10 Temmuz 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri bir sohbetlerinde cinlere dâir bazı hatıralarını ve hikâyeler anlatmışlardı. İlk hâtıra, Şeyh Cevad Efendi'nin bir hâtırası. Efendi Hazretleri hâdiseyi Cevad Efendi'nin ağzından anlatarak buyurdular ki :
Edirnekapı hâricine çıkmışdım, gece vakti dönüyorum. Birisi arkamdan seslendi, "Şeyh Cevaaaad!" dedi, durdum diyor. Bekledim, bekledim, bekledim, yarım saati geçdi diyor. Allah biraz yürüyeyim dedim diyor, iki adım gitdim, gene arkamdan, "Şeyh Cevaaad!" dedi diyor. Gene durdum diyor. Dedim herhalde büyük abdeste oturdu, sıkışdı herif. Bekledim, bekledim, gelen giden yok. Yürüdüm. Gene "Şeyh Cevaaad!" diye seslendi, arkama takıldı diyor. Ben gidiyorum o bağırıyor, "Şeyh Cevaaad! Şeyh Cevaaad! Şeyh Cevaaad! Şeyh Cevaaad!". Mezarlığın içerisine girdim, Allah cezâsını kaldırsın, okuyorum diyor, peşimi bırakmıyor geliyor diyor. O mezarlığın orada bir kulube vardı, mescid vardı, oraya geldik diyor, oradan "har har har har har har har har", etrâfımı köpekler sardı, korkudan yere oturdum diyor.
Köpek saldırırsa yere oturmak lâzım. Ayakda durursan ısırırlar. Yere oturursan bir şey yapmaz, li hikmetillahi teâlâ. Acâib şeyler vardır köpekde. Bir de soyunursan çırılçıplak, cesursan, anadan doğma soyunursan bir şey yapmaz, saldırmaz.
Oturdum yere diyor. Etrâfrımı sardılar, "har har har har gür gür gür", mezarcılar kalkdılar gürültüden. Oradan açdılar pencereyi ne oluyor diye. "Aman Allah aşkın abeni içeri alın" demiş. "Gel" demişler almışlar içeri. Başımda tâc var sırtımda cübbe. O devirde serbest, şeyh kıyâfetiyle dolaşıyorlar. Aldılar içeri, kahve yapdılar. "Ne oldu?", "Böyle böyle oldu" demiş. "Şeyh Efendi, olur burada" demişler, "burada bazen cinler top oynar" demişler.
Bir tâne de ben gördüm bir tânesi. Pencereden bakdım demiş, orada bir musallâ var ya, musallânın üstünde bir kadın çocuğuna süt veriyordu demiş. Bir memesi bu omuzunda, bir memesi öteki omuzunda. Onu görünce ben hemen pencereyi kapatdım demiş. Bir tânesi demiş ben güpegündüz serviye çıkdım, kuru serviye. Servi kesiyormuş, kuruyan serviyi. Keserken diyor karşı serviden, "Ne kesiyorsun ulan!" demiş. Tırrr herif aşağı. Onun için burası tehlikelidir, tekin değildir demiş. Orada oturdum tâ güneş çıkana kadar. Bir daha gece çıkar mıyım Edirnekapı'dan dışarıya, tövbeler olsun diyor. Allah rahmet eylesin. Şeyh Cevad rahmet istedi gece yarısı.
Bir de bizim Hamdi Bey vardı, dördüncü şubede komiser. Benim cemaatimden, imam olduğum câminin cemaatindendi. O da Şehzâdebaşında, işte gençlik diyor, düğün var, düğüne gitdik, bir kaç kadeh aldım filan diyor. Çakır keyif Yatsı namazından sonra yola çıkdık gidiyoruz diyor. O da Boşnak Mahallesinde oturuyor, Ramiz'de. Çıkdık diyor yürüdük, gidiyoruz filan. Polisim diyor, tabanca var belimde, mitralyoz bu tarafımda, makinal. Bir de bakdım diyor Râmi tarafından bir minâre geliyor. Ben durdum diyor. Minâre geliyor. Bayezid Kulesini gösteriyor. Başladım okumaya ben diyor. Sarhoşluk filan gitdi bizden diyor, ayıldık diyor. Bana doğru geliyor diyor. Okuyorum katiyyen dinlemiyor, bana doğru geliyor diyor. Şarampola girdim diyor, indim şarampola. Okuyorum, geldi üstüme. Böyle iki bacağını gerdi üstüme. O sakız ağacı var ya, orada işte, orayı tarîf ediyordu. Böyle iki bacağını üstüme gerdi. Meğerse üstüne otururmuş, öyle öldürürmüş, boğarmış. Altdan bakıyoruz diyor, sanki Bayezid minâresi tepemde duruyor diyor. O aralık diyor, Râmi tarafından bir sütçü arabası. Sütçü arabalarına uyumasın hayvan diye zil takarlar. "Çıngır çıngır çıngır çıngır çıngır çıngır çıngır çıngır" geliyor. O geldikçe üstümden kalkdı uzaklaşdı benden. O geldi, o uzaklaşdı. Araba tam şarampolun yanına gelince diyor, ben çıkdım oradan, "Sütçüüüü!" diye bir bağırdım, arabacı "deeeeh deeeeh!", nasıl gidiyor araba diyor. Ben peşinden. Bırakır mıyım diyor. Edirnekapı'dan ikimiz birden girdik içeriye diyor. Ne güğüm kaldı, ne süt kaldı, ne arabanın tahtası kaldı, ana avrat. "Aman birâder, Allah aşkına, ne ise zararın vereceğim" demiş. "Başıma büyük bir iş geldi, benim hayatımı sen kurtardın" demiş. Bütün süt güğümleri devrilmiş herifin. "Hayatımı kurtardın, neyse vereceğim" demiş. Verdim hakkını diyor. Bir daha Yatsıdan sonraya mı kalırım ben, güneş batmadan gidiyordum diyor.
Bir akşam ben de rast geldim, arabayla gidiyorduk biz, rast geldim ama bize bir şey yapmadı. Şehidlik duvarının dibinden bir kefenli böyle koşarak gitdi yukarı doğru. İnsan minsan yokdu orada. Ben sekiz dokuz yaşındaydım. Arabayla Küçükköy'den geliyorduk. Yol mol yokdu, malûm-i ihsânınız. O mezarlığın kenarından, şehîdliğin kenarından, Râmi'ye doğru kefenli bir adam, böyle koşarak geçdi yukarı doğru. Hattâ hep korkdular bizim arabanın içindeki bulunanlar. Ama bize bir şey yapmadı, saldırmadı.
Birisi, "Akşam ezanına kimse kalmıyordu, herkes gidiyordu" deyince, Efendi Hazretleri, "Tabii, kaçarlardı, giderlerdi". O meclisde bulunan bir misâfir, "Korkutuyorsunuz, eve nasıl gideceğiz?" deyince Efendi Hazretleri "Şimdi cinler bizden korkuyor" demesiyle herkes gülmeye başladı. O misâfir, neye güldüklerini anlamayıp, "Var var cinler var" deyince Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Var olduğu muhakkak, ona şekk şübhe yok ama, cinler bizden korkuyor. Vardır, ben inkâr etmem, bilirim, biz senli benli olduğumuz için. Benim de dolabın içine girmiş, hakîkaten ciddî söylüyorum, "Çaaat!", "Gümmm!" filan, bir kaç defa yazı yazarken filan aklım başımdan gitdi, ne oluyor diye. İnsan otururken birisi gelse yere teneke atsa nasıl korkarsın, onun gibi. Senelerce bu devâm etdi böyle, bu şekilde. Söylemiyorum da karıma filan, korkarlar diye. Sonra bir akşam bir şey yazıyordum, mühim bir şey yazıyordum. Tefsîr yazıyordum, Kur`ân'dan bir şey yazıyordum, bir patladı ama, benim de aklım başımdan gitdi, korkdum yani. Ondan korkmuyorum, patlamadan korkdum. Dedim ki kendi kendime, "Ben burada âyet ve Kur`ân yazıyorum ve Kur`ân'ın tefsîrlerini yapıyorum" dedim, "eğer sen kâfirsen, ben senin şerrinden Allah'a sığınırım. Ama mü'minsen, senin bana yardım etmen lâzım, halbuki sen beni böyle korkutuyorsun, çat, pat, paldır küldür, seni şikâyet ederim Cenâb-ı Hakk'a" dedim. O oldu, bir daha yapmadı. Gitdi. Gitdi, tamam.
www.muzafferozak.com