25 Aralık 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
ve
ÎZÂHI
Cirmim sagîr cürmüm kebîr 'ömrüm kasîr emrim 'asîr
Cismim 'alîl hamlim sakîl 'aklım kalîl 'ıyşım kesîr
Bu dünyâ hayâtı binbir zahmet ve meşakkatle doludur. İnsan cismen zayıf, hastalıklı, günâha meyilli, ömrü kısa ve aklı kıt olarak yaratıldığı halde, mesûliyeti çok ağır, erişmesi gereken menzil ise pek uzakdır.
Hakk 'aşkını verdi bana pes 'âşık olmuşam ana
Ol bir güzel ma'şûk durur ki yok ana misl ü nazîr
Cenâb-ı Hakk bazı kullarına aşkını lutfetmiş, onlar da bu aşk ile şevke gelmişler ve bütün meşakkatleri unutmuşlardır. Aşk-ı ilâhî sâyesinde aşılamayacak yolları aşmışlar, taşınamayacak yükleri taşımışlardır. Cenâb-ı Hakk'ın misli ve nazîri olmadığı için, O'na olan aşk da diğer aşklara benzemez.
Takdîri hoş tedbîri hoş her işi hoş bir pâdişâh
Bu cümle halkı yaradan Hallâk u Cebbâr u Kadîr
Hakk aşkıyla yaşayanlar, Hakk'ın her işinde hikmet görür, O'nun her fiilini hoş karşılar, hiç bir şeyi abes görmez, bütün mahlûkâta hürmet eder. Mâdem ki hepsini yaradan O'dur, öyleyse hepsi de hürmete lâyıkdır.
İsmi Kerîm'dir hem Halîm ü râhimînin erhami
'İlmi kamu şeyi Muhît ol Rabb u 'Allâm u Habîr
O Allah ki kerem sâhibidir yani kendisine kulluk etmeyenleri de, kendisine ısyan edenleri de rızıksız bırakmaz, hattâ bol bol ihsân eder. O merhametlilerin merhametlisidir, öyle ki O'nun merhameti herşeyi kuşatmış, hiç bir şeyi dışarıda bırakmamışdır. O, yalnız âbidlerin, zâhidlerin, âlimlerin, Allah'ı değil, fâsıkların, günâhkarların, câhillerin de Allahıdır. Bunu bilen bir kimse nasıl olur da mahlûkatı hakîr görür, hürmetsizlik yapar.
Hem altı günde gökler ile yerleri halk eyleyen
Oldur bu mülkün Mâlik'i ortağı yokdur çünki Bir
Cenâb-ı Hakk kâinâtı altı günde halk ettiğini beyân buyurmuşdur. Halbuki O'nun zamâna ihtiyâcı yokdur, istediği her şeyi bir anda yaratabilir. Hattâ an dediğimiz o kısa süreye de ihtiyaç yokdur. Öyleyse bu "altı gün"den murâd nedir?
Bir anda "kün" dese olur idi kamusu var hemîn
Kullarına ta'lîm içün etmiş bu fi'li ol Nasîr
"Altı gün"ün hikmeti şudur ki, Cenâb-ı Hakk her işini binbir hikmetle yapar, her şeyi bir sebebe bağlar ve tedrîcen yapar. Bu âyetde insanın da her işini sabır ve hikmetle yapması gerektiğine bir işâret vardır.
Her bir günü bin yıl imiş ol günlerin işit ahî
Kâdir Kavî hem Muktedir ana olur güç iş yesîr
Bir günü bin yıla denk gelen işler de vardır. O işler, Hakk'a kurbiyyet peydâ eden evliyâullahın işleridir. Ehlullah Hakk'ın inâyetiyle öyle işler yaparlar ki sıradan insanlar için o işleri yapmak bin yıl alır. Hiç şübhe yok ki Allah buna kâdirdir. Meselâ bin kişinin yıllarca yola getiremediği bir fâsıkı bir anda yola getirmek böyle bir işdir. Bin yıl önce bir kelâm edip, bin yıl boyunca yüz binlerce insanı o sözle irşâd etmek de böyle bir işdir.
Yetmiş sekiz yaşında bir câhil iken Kuddûsî'ye
Bu nazmı ilhâm eyledi ol ise bir meczûb fakîr
Ne var ki, ehlullah hazerâtı bu büyük işleri hiç kendilerinden bilmezler. Onlar kendilerini dâimâ hakîr, câhil, günahkâr ve âciz bilirler. Kendilerinden zâhir olan her türlü kerâmâtı hep Hakk'a izâfe ederler.
Ahmed Kuddûsî
Kuddise Sırruh