24 Şubat 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Çocuğun doğduğu gün veya doğumunun üçüncü yahud yedinci günü, yavruya münâsib bir isim konulur. Doğan çocuğun dedesi, babası veya hısım ve akrabâsından birisi yâhud komşulardan göğsü îmanlı ve ağzı Kur`an'lı sâlih bir mü'min, yavruyu kucağına alır, kıbleye doğru yönelir ve sünnet-i seniyye olan şu duâyı okur : "Bismillahirrahmanirrahîm. Allahümmec'alhu birren ve enbethu fi'l-islâmi nebâten hasenen". Daha sonra yavrunun sağ kulağına Ezân-ı Muhammedî okur, sol kulağına da kâmet eder. Gerek ezânı ve gerekse kâmeti alçak sesle okur, sesini fazla yükseltmez. Sonra Peygamberimiz, sebeb-i hilkat-i kâinat, aleyhi ve âlihi efdalü't-tahiyyat, Efendimize üç veya yedi kerre salât ü selâm eder ve nihâyet yavruya verilen isimle üç kerre seslenir. Bu sesleniş çocuğa âilece verilen isimle, doğumu anında verilen ve göbek adı denilen ismi birlikte tekrarlamak sûretiyle olur. Meselâ, çocuğa doğumu ânında "Nureddin" ismi verilse ve sonradan âilesi de onu "Muhammed" olarak tesmiye etseler, yavrunun kulağına, üç defa "Yâ Muhammed Nureddin" diye seslenilir.
Dikkat ve ibretinize sunmak isterim ki, ismi konulurken çocuğun kulağına okunan Ezân-ı Muhammedi ile okunan kâmetin de bir namazı vardır ki, ona cenâze namazı denilir. Dikkat buyurulacak olursa, cenâze namazında ezân ve kâmet yokdur. Cenâze namazının ezân ve kâmeti, insana ismi konulurken okunandır. Bundan çıkaracağımız ders şudur. Nasıl ki, Ezân-ı Muhammedî ile kâmet arası gâyet yakın ise, yani ezân okununca hemen câmi-i şerîfe giriyor veya evimizde münferiden namaza duruyorsak, insan hayatı da bu derece kısadır, göz açıp kapayıncaya kadar gelip geçer.
Bir husûsu daha hatırlatalım. Yeni doğan çocuğun sol kulağına okunan kâmetde "Kad kâmeti's-salah" ibâresi iki yerine dört defa tekrarlanacak olursa, yavrunun ümmü sıbyân denilen manevî illetden emîn olacağı eserlerde belirtilmişdir.