11 Ocak 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Külliyât-ı Letâif müellifi Fâik Reşad Bey anlatıyor :
Müftüzâde Mehmed Efendi nâmında bir hoca vardı. Vaktiyle bizde yatıp kalkar, çocukluğumuzda biraderle bana ve uşaklara ders okutur idi. Büyük pederin irtihâlinden sonra memleketine çekilmiş ise de iki-üç senede bir kerre gelir, beş-on gün misâfir olurdu. Yine misâfirlikle geldiği esnâda bir gün, pederle birlikde taam ediyorduk. Ben henüz rüşdiyeye gider bir çocukdum. Tabîat bu ya, soğandan hoşlanmam. Hattâ bazen bunun için evde kavga etdiğim olur. Sofraya soğanlı kavurma konuldu. Ben yemedim, elimi çekdim. Mehmed Efendi, "Niçin yemiyorsun?" dedi. "Soğanı sevmem de onun için" dedim. Hoca, "Sus! Soğan sevmem deme, günahdır. Zîrâ soğan Kur`ân'da mezkûrdur" dedikden sonra, içinde soğan lafzı geçen âyet-i kerîmeyi okudu. Ben dedim ki, "Kur`ân-ı Kerîm'de her mezkûr olanı sevmek ve yemek lâzım gelse, hınzır etini de sevmek ve yemek lâzım gelir". Peder kendini tutamayarak güldü. Mehmed Efendi, zühd-i bârid erbâbından olmakla, pederin gülmesine canı sıkıldı, suratını asdı, babama dönerek "Çocuğa böyle şeyleri sen mi öğretiyorsun?" dedi.