Vaktiyle çok âbid bir zât varmış, her gün oruç tutar, geceleri de sabahlara kadar namaz kılar, ibâdet edermiş. Fakat çok yemek yermiş bu zât. Akşam iftarda mükellef bir sofra kurar, karnını tıka basa doldururmuş. O devrin mürşidlerinden birine bu âbidden bahsetmişler. O mürşid-i kâmil buyurmuş ki, "Keşke ne bu kadar yemek yese ne de sabaha kadar ibâdet etse, gece yatıp uyusa daha iyi yapmış olurdu.