11 Haziran 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
ve
ÎZÂHI
Sehâ ehlini üç kısm itdi huzzâk
Sana bir bir diyem ey ehl-i irfâk
Tahkîk ehli ulemâya göre cömertler üç kısımdır. Şimdi bunları bir bir açıklayalım.
Budur evvel ki ol virir zekâtı
Yılın devr itse kaçan tayyibâtı
Cömertlerin bir kısmı her yıl zekâtını usûlüne göre hesâb edip fukaraya dağıtır.
İder ol tıyb-i hâtırla hisâbı
Virüp fakr ehline bulur sevâbı
Bunlar mallarının zekâtını eksiksiz veren ve fukaraya verdikleri parada gözleri kalmayan ve bu amelleriyle büyük ecre nâil olan insanlardır.
Yolun tathîr eder menn ü ezâdan
Ki duymuşdur haber ol Muktedâ'dan
Bunlar fukarâya zekât verirken başa kakmazlar, ezâ ve cefâ etmezler. Zekâtı verirken Allah'ın emirlerine ve Resûlullah'ın tavsiyelerine göre hareket ederler.
Velî kasr ider infâkı zekâta
Ulaşmaz bundan özge tayyibâta
Ne var ki bunların infâkı zekâta münhasırdır yani zekât hâricinde bir infakda bulunmazlar.
Sekiz yüzde yiğirmiden ziyâde
Eli varmaz vire gör ol fütâde
Bunlar mallarının ancak kırkda birini verirler, fazlasını vermeye elleri gitmez.
Bunu dir ben edâ etdim zekâtı
Neden lâzım bu halkın seyyiâtı
Bunlar ben nasıl olsa "Üstüme farz olan zekâtı verdim, Allah'ın emrini yerine getirdim, fazlasına ne lüzûm var" derler.
Sehâ ehli içinde gâyet ednâ
Budur sevmez bu vaz'ı merd-i dânâ
Bunlar cömertlerin en alt tabakasıdır ve farz olan zekât dışında infakda bulumadıkları için pek makbûl sayılmazlar.
İkincisi budur ehl-i sehânın
Duyasın hâlini tâ eshiyânın
Cömertlerin ikinci kısmı da şudur. Bak gör ki birinci tabakadan ne kadar üstündür.
Zekâtını ider malından ihrâc
Velî saymaz hisâba anı behhâc
Bunlar öncekiler gibi zekâtlarını verirler ama verdikleri zekâtı çok görmezler, yeterli saymazlar.
Ki farz mıdır hüner mi anı vermek
Gerekdir bundan özge müzde irmek
"Zekât farzdır, onu vermek şartdır ama ondan fazlasını da vermek gerekir" derler.
Kaçan gelse ana bir yalın u aç
Kazâ-yı hâcetidir ana minhâc
Bunların kapılarına bir aç ya da çıplak gelse, hemen ona yardım edip ihtiyâcını giderirler.
Görüp nefsi gibi her mübtelâyı
Yerinde eksik etmez hîç 'atâyı
Bunlar bir fakîr ve muhtâc gördüklerinde kendilerine onun yerine koyarak bol bol ihsân ederler, ne lâzımsa verirler. Bunlar fukarâyı dilenci sadakası gibi üç beş kuruşla göndermezler, o fukarânın derdine çâre olacak derecede yardımda bulunurlar.
Sehâvet içre budur nîk-i merdân
Gerekdir böyle ola mâldârân
Cömertliğin bu mertebesi pek makbûldür. Hâli vakti yerinde olan her müslümânın böyle cömert olması gerekir.
Üçüncü kısmın anla ağniyânın
Budur bâlâ bülendi eshiyânın
Cömertliğin üçüncü kısmına gelince. Bu kısım cömertliğin en yüksek derecesidir ki her kula müyesser olmaz.
Ki virir Hakk yolunda cümle mâlı
Velî görmezsin anda hiç melâli
Bunlar mallarının tamâmını hiç gözlerini kırpmadan Allah yolunda fedâ edebilen insanlardır. Bunların alâmeti verdiklerini seve seve vermeleri ve herşeylerini fedâ etseler bile en ufak bir gam çekmemeleridir. Zîrâ bunlar dünyâ malına hiç kıymet vermezler.
Safâlar sürer infâkına ol şân
Bu yüzden hâtırı olmaz perîşân
Bunlar cömertçe infakda bulunduklarında safâları artar. Fukarâyı sevindirmek, ağlayanları güldürmek, açları doyurmak, çıplakları giydirmek sûretiyle yaptıkları hayırlar bunnlarda büyük bir manevi neşeye sebeb olur. Zîrâ bunlarda vahdet neşvesi vardır.
Mücellâdır çün ol sadr-ı mülâyim
Ana toz konudurur mu levm-i lâim
Kalbleri rahmet, şefkat ve muhabbetle dolmuş ve yumuşamış olan bu yüce insanlar kınayanların kınamasından da çekinmezler. Zîrâ bu derece cömert olan zevâtı kınayanlar da çok olur. "Bu kadar da verilir mi" derler, "Deli mi bu adam" derler, "Hayır hasenat yapmak güzel ama böyle giderse çoluk çocuğunu aç bırakacak" derler.
Bu sıddîklar makâmıdır ol âgâh
Ki itmişdi anı Sıddîk-i âgâh
Cömertliğin bu derecesi sıddîklara mahsûsdur. Nitekim Hazret-i Ebû Bekir radıyallahu anh Efendimiz, Allah yolunda malının tamâmını harcayarak sıddîkiyyet makâmına yükselmişdir.
Şemseddîn Sıvâsî
Kuddise Sırruh