28 Haziran 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Hazret-i Musâ ile kardeşi Hazret-i Hârûn, "ene rabbükümü'l-a'lâ" diyerek ilâhlığını i'lân eden Firavun'un kahrı için duâ etmişler. Allah, duâlarını kabûl etmiş fakat aradan kırk yıl geçdiği halde Firavun kahrolmamış, eskisi gibi hükümrânlığını sürdürmeye devam etmiş. Bir gün Hazret-i Mûsâ'nın sabrı tükenmiş ve Cenâb-ı Hakk'a şöyle niyâz etmiş, "Yâ Rabbi, bu adamın kahrı için duâ etmişdik, kırk sene geçdi, kahretmedin, eskisi gibi yerinde oturuyor. Üstelik sana karşı şirk koşuyor. Bunun hikmeti nedir?" demiş. Cenâb-ı Hakk buyurmuş ki, "Yâ Mûsâ! Duânızı kabûl ettim ama Firavun cömert, onun cömertliği benim vereceğim belâya kalkan oluyor".Efendi Hazretleri Firavun'un cömertliği hakkında şöyle buyurdular :
Firavun o kadar cömertmiş ki, sarayının kapısı dâimâ açıkmış, şehrin bütün halkı gelip onun sarayında yemek yermiş. Hattâ bir gün, birisinin evinde gizli olarak yemek pişirdiğini haber almış ve o adamı çağırtmış. "Niye benim soframda yemedin de evinde yemek pişirdin?" diye sormuş. Adam demiş ki, "Hükümdârım, benim karım köy kızıdır, canı nohutlu yoğurt çorbası çekdi, bu basit bir köy yemeği olduğu için senin mutfağında bu çorba pişmiyor, senin sofranda çok daha iyi yemekler var. Karım hâmile olduğu için canı çekdi, onun için mecbûren pişirdik" demiş. Firavun, "Yâ demek öyle. Peki öyleyse sarayda köylülerin yemekleri de pişsin, ziyânı yok, yenilmezse hayvanlara verirsiniz" demiş ve adamlarına bu şekilde talimat vermiş.Firavun, yegâne güzel hasleti olan cömertliği terkettiği zaman helâk olmuşdur.
Firavun çok cömert olduğu için Cenâb-ı Hakk, onun ismini Kur`ân'da bir çok yerde zikrediyor. Zîrâ gadabla da olsa birisinin ismini zikretmek ona şeref vermekdir. Meselâ Kur`ân'da İbrâhim Halîlullah'ın hasmı olan Nemrud'un ismi yokdur. Nemrud tamahkâr olduğu için Allah onun ismini zikretmiyor, ona şeref vermiyor. Çünkü Nemrud tamahkârmış, tamahkar adamda iş yok. Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem diyor ki, "El-bahîlü lâ yedhulul cennete velev kâne zâhiden" yani "Bahîl olan yani tamahkâr olan kimse zâhid de olsa cennete giremez" diyor, "girerse en son girer" diyor. "Es-sahiyyü yedhulul cennete velel kâne fâsıkan" yani "Cömert kimse fâsık da olsa cennete girer" diyor. Yine Resûl-i Ekrem Efendimiz, "Cömert olan kimsenin fıskını söylemeyin, cömertliği onun fıskını örter" diyor.