Cuma Namazının Sünnetlerini Sakın Terketmeyin!

15 Aralık 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Cuma Namazı
Muzaffer Efendi Hazretleri hemen hemen her cuma hutbesinde Cuma namazının sünnetleri hakkında şöyle nasîhatlerde bulunurlardı :
İbâdallah! Ey Allah'ın kulları! Hemen hemen her cuma bunu söylüyorum. Cuma günü, bazı zevâtı görüyoruz, Cuma namazının iki rekat farzını kılıp, çıkıp gidiyor. Sorarsan, bazısı, "Ben Şâfiîyim, benim farzda kazâm var, onun için sünnet kılamam” diyor. Canım farzda kazân varsa, sünnet yerine kazâ namazı kıl. İşin geç kaldı diye korkma. Rızkını Allah tekeffül etmiş maddî-ma'nevî mükâfâtını göreceksin. Onun için Cuma namazının sünnetlerini kılınız, namazı yarıda bırakmayınız. Allah'ın namaza hiç bir zaman ihtiyâcı yok! Allah'ın hiç bir şeye ihtiyâcı yokdur! Senin namaza ihtiyâcın var. Namazda ne kadar çok durursan, bil ki Allah seni huzûra o kadar aldı demekdir. Allah aldı seni huzûruna, o tutuyor çünkü. Onun için ricâm şudur. Sakın Cuma namazının farzını kılıp çıkıp gitmeyin. 
Bir de var ki, insanın su dökeceği gelir, abdest sıkıştırır filan filan, gider sonra kılarsın dışarıda. Böyle bir şey başına gelirse, o ayrı. Yoksa ve illâ, Cuma namazının dört rekat evvel sünneti, iki rekat farz, dört rekat son sünnet, Cuma bitmişdir. Ondan sonra zuhr-i âhirleri kılacaksan kıl. Kıl, ziyânı yok. Bugün zikir günüdür. Bugün fikir günüdür. Bugün Allah ile sevişme günüdür. Cuma, 'ıydi'l-mü'minîndir,mü'minlerin bayram günüdür. Bu nimeti elinden kaçırma.
Efendi Hazretleri, Cuma namazının, dördü ilk sünnet, dördü son sünnet, ikisi de farz olmak üzere, toplam on rekat olduğunu, mü'minlerin en azından bu on rekatı kılmaları gerektiğini, cumanın sadece farzını kılanların ya da ilk sünnet ile farzı kılıp çıkanların Cuma namazını eksik bıraktıkları için Cumanın feyzinden ve fazîletinden tam ma'nâsıyla istifâde edemeyeceklerini söylerlerdi.

Bu vesîle ile önemli bir husûsu da açıklamak lüzûmu hissediyorum. Efendi Hazretlerinin bazı sohbetlerinde geçen "sevişmek" tabiri, lisânımıza âşinâ olmayanlar tarafından ekseriyâ yanlış anlaşılıyor. Burada, tıpkı buluşmak ve görüşmek fiillerinde olduğu gibi, işdeşlik sözkonusudur. Nasıl ki buluşmak ve görüşmek, iki kişi veya iki taraf arasında oluyorsa, sevişmek de muhabbetin karşılıklı olması demekdir. Efendi Hazretlerinin bu tabiri kullanmakdan maksadı da, Allah ile kul arasındaki muhabbetin karşılıklı olduğunu beyân etmek içindir. Yazılarımızda sık sık tekrâr ettiğimiz " يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ" âyet-i kerîmesi de zâten bu hakîkati beyân eder.

Nice bir ey dil reh-i Hakk'da kesel
Nice bir tûl-i emel terk-i 'amel
Nice bir meyl-i hevâ andan çek el
Nice bir fikr-i sivâ insâfa gel

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön