Cüneyd-i Bağdâdî Hazretlerinin İhvânından Biri İçin Yapdığı Duâ

Cüneyd-i Bağdâdî Hazretlerinin bir bendesine gönderdiği mektûbun tercümesidir  :

Mâcid ve Cevâd olan Allah sana safânın en güzelini bahşetsin. O, seni özellikle senin için seçip ayırdığı şeye îsâl eylesin. Sana yaradılışının sırrını keşf ettirsin. Sana başkalarına vermediği lutufları bahş etsin. Seni kendine, kendi huzûruna celb eylesin, kendisine yaklaştırsın. Seni kurbiyyet makâmında kendisiyle üns ile ferahlandırsın. Seni en güzel işi için seçsin ve seninle ülfet eylesin. Seni bu yüce hâllerde, kendisine kurbiyyet hâllerinde, kuvvet, temkîn, sükûn ve huzûr ile teyîd eylesin. Tâ ki sana gelen ilhamlar, garîb haberler sana ağır gelip de seni daha başlangıçda şaşırtmasın ve ihlâsdan çevirmesin. Çünkü bu vasfa ve söze gelmez hâllerin vukûunda, hayret ve şaşkınlık, insanı mahv eder. 

Bu hâl nasıl anlatılabilir ki? Akıllar bunu nasıl zabt edebilir ki? Eğer Allah onları hıfz edip tutmaz ve sırlarına sâhiblik edip bakmazsa...Allah seni tamâmen kendisine çekdiği ve senden murâd etdiğini huzûruna kabûl etdiği zaman sen neredesin? O hâlde iken seni hitâbını işitmeğe ve cevâb vermeğe muktedir kılmışdır. O zaman sana söylenir ve söyleyen sen olursun. Sana haberlerden sorulur ve sen inci gibi sorular sorarsın. Şevâhid birbirini takîb eder, zevâid devâm eder, fevâid üzerine fevâid gelir. Bütün bunlar Mecîd olan Allah'dan sana ikrâm olarak her tarafdan hücûm eder. Eğer Allah'ın sana ihsânı olmasa ve kalbini sekîne ile tutmasa, bunlar olurken kalbin yarılır, aklın paramparça olur. Lâkin övgüsü yüce ve esmâsı mukaddes  Allah, kendisi için seçdiği kimselere fazl u keremini bol bol ihsân eder ve kendi dostluğunu lutfetdiği kimselere şefkatini ihsân eder de yüklediği yükü onlardan alıp taşır. Ve onlar da ancak Allah'ın teyîdiyle Allah'ın murâd etdiği yükü taşırlar. Onlara kendini idrâk nimetini ihsân eder.

Allah bizi ve seni menzil itibariyle kendine en yakın dostlarından eylesin. İnne rabbî semî'un karîb.