17 Eylül 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri Sînâ çölünden geçerken bir av köpeği görmüş. Bakmış ki, zavallı köpeğin dişleri döküşmüş, eskiden arslanlara saldıran pençesinde kuvvet kalmamış, miskinleşmiş, âdetâ kocamış bir tilkiye dönmüş. Vaktiyle yaban öküzlerine, geyiklere atılıp, onları yakalarken şimdi koyundan bile tos yiyecek hâle gelmiş. Hazret-i Cüneyd, köpeği o hâlde görünce, acımış, ona kendi lokmasından bir şeyler vermiş. Sonra da o zavallı köpeğe gözyaşları içinde şu sözleri söylemiş, "Ey köpek! Bilmem ki yarına hangimiz daha iyi çıkacağız. Zâhire bakılırsa bugün ben insan olduğum için senden iyi durumdayım. Fakat bilmem ki kazâ-yı ilâhî başıma ne getirecekdir. Eğer îmânımın ayağı kaymazsa, başıma Cenâb-ı Hakk'ın afv ü mağfiret tâcını giyeceğim. Eğer üstümdeki marifet kisvesi soyulacak olursa, senden çok aşağı olacağım. Zîrâ köpek ne kadar kötü huylu olursa olsun, onu cehenneme götürmezler"
Şeyh Sadî Hazretleri bu kıssayı nakletdikden sonra buyuruyorlar ki :
Hakk yolunun yolcuları kendilerini büyük görmedikleri ve benlik iddiâsında bulunmadıkları için şerefçe meleklerden de üstün olmuşlardır.
Ehlullah hazerâtı, tevâzu ve mahviyyet sâhibidirler, karşılarında kim olursa olsun, büyüklenmezler, kendilerini hiç kimseden üstün görmezler. Zirâ kibir yani büyüklenmek şeytanın sıfatıdır. Ehlullah hazerâtı, kendilerini dâimâ muhâtablarından dûn görürler, ibâdetlerine güvenmezler, zühdlerine mağrûr olmazlar, dâimâ âkıbet endîşesi taşırlar, îmânsız gitmekden korkarlar. Zîrâ ucub da şeytanın sıfatıdır.